Seyit Onbaşı ve kahraman Türk topçuları
Türk tarihi her bakımdan zengin bir içeriğe sahip olduğu için ayrıca
abartılı anlatımlara ihtiyacı yoktur. Hele hele Çanakkale Savaşı
gibi bir savaşın abartılarla anlatılmasına hiç mi hiç ihtiyacı
yoktur. Çanakkale Deniz Savaşı sırasında Seyit Onbaşı’nın taşıdığı
merminin ağırlığı, topu tek başına ateşleyip ateşlemediği gibi
konular hakkında çok farklı anlatımlar yapıla gelmiştir. Hatta bazı
anlatımlarda Rumeli Mecidiye Tabyasına isabet eden mermi sonrasında
Tabyada sadece Seyit Onbaşı ve Niğdeli Ali’nin sağ kaldığı, bunun
üzerine Seyit Onbaşı’nın 275 kg lık mermiyi tek başına taşıyarak
topa yerleştirdiği ve topu ateşlediği ve Ocean Savaş Gemisi'nin
batmasını sağlayarak savaşın seyrini tek başına değiştirdiğinden
bahsedilmektedir.
Seyit Onbaşı 1936 yılında Cumhuriyet gazetesi’ne verdiği demeçte
o günü şöyle anlatmıştır:
“18
Mart günü idi. Ben Kilitbahir Mecidiyesi’ndeki uzun 24’lüklerin
üçüncü topunda idim....Bir aralık toz duman içinde kaldık. Ortalık
azıcık yatışınca, ne oldu ki diye bir bakındım. 38’lik bir düşman
mermisi bizi biraz körlemiş. Büyük bir çukur açarak sağa sola zarar
yapmıştı. Topun mataforası (vinci) kırılmış, ihtiyat mermi yolunu
bozmuştu. Asıl yol sağlamdı, yalnız toprak altında kalmıştı.
Topumuza çok şükür bir zarar olmamıştı. Hemen yolu temizledik,
toprak altında kalan çavuşumuzu kurtardık amma ondan ümit
kalmamıştı. Sade soluyordu o kadar, onu hemen geriye gönderdik. Bu
sırada kumandan bir kırılan matafora koluna, bir de Boğaz’a doğru
bakıyordu. Ben de baktım Boğaz’a doğru. Ne göreyim düşman gemileri
ağır ağır içeri doğru girmiyor mu? Hemen geriye fırlayarak araba
üzerinde duran koca merminin başında boyunlarını bükmüş bakınmakta
olan arkadaşları araladım. Bir
kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı.
Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi
sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum.
Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya
başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan
biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin
isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler,
ufak bir saman çuvalı kadar yenlik (hafif) geliyordu. Bir aralık
kumandan :
-Artık yeter, yoruldun Seyit. Gel bak düşman kaçıyor diye beni tarassut
mevkisine çağırdı.
-Şunu da çıkarayım beyim gelirim, dedim. Ve son gülleyi de çıkardım.
Sonra kumandanın yanına vardım. Sanki denizin üzeri yanıyordu. Sağda
solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana
batıyordu. Bu sırada biri daha tutuştu. Arkadakiler dönmeye bile
vakit bulamadan geri geri giderek Boğaz’dan çıktılar.”

Rumeli Mecidiye Tabyası Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi Tabya
efradının halini anılarında şöyle anlatmıştır:
“Ortaya çıkan güçlüklere son derece hiddetleniyorlardı. Bu yüzden
zorlukları ortadan kaldırmak için son gayretlerini sarf ediyorlardı.
Cephane tamamlama işlerini hızlandırmak için 190-215kg ağırlığındaki
mermileri koltuğunda ve sırtında taşıyanlar vardı.... Batarya
şiddetli bir atış halindeydi. Mermi taşıyan arabalar yetersiz
kalıyordu. İşte tam bu sırada, Havran’lı kahraman er Seyid, savaşın
heyecanıyla öyle bir manevi güce ulaşmıştı ki, normal zamanlarda
yerinden kıpırdatması bile mümkün olmayan 215kg ağırlığındaki
mermileri rahatlıkla kaldırıp sırtında taşıyarak toplara kadar
çıkarmayı başarmıştı.”

Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte İşgal güçleri
Çanakkale Boğazı’nı geçebilmek için 19 Şubat, 25 Şubat ve 7 Mart
1915 tarihinde girişimlerde bulunmuş ancak bir başarı elde
edememişlerdir. Son olarak 18 Mart 1915 sabahı 18 gemilik bir filo
ile denemede bulunmuşlardır. Saat 11’de gemiler Boğaz’dan içeri doğru
girmeye başlamışlar ve ilk mermi saat 11.15’te Triumph tarafından
Halileli’ne atılmıştır. 11.30’da merkez tabyalar da ateş altına
alınmıştır. Saat 13.00 olduğunda artık tüm gemiler ve Türk
tabyaları karşılıklı şiddetli ateş halindedirler.
13.45’te yoğun ateş karşısında Türk Tabyaları ateşi azalır. Amiral
de Robeck’in yoğun hasar alan Fransız gemilerinin İngiliz 3.grup
gemi ile yer değiştirmesi talimatı üzerine Fransız gemisi Suffren ve
Gaulois saat 14’te hızla Boğaz’ı terkederler. Arkalarında Bouvet
Namazgah Tabyasını bombardıman ede ede Boğaz’ı terk etmek için
harekete geçtiği sırada Anadolu Hamidiye Tabyası tarafından ateş
altına alınır. Bu esnada Bouvet’te ikincisi daha şiddetli olmak
üzere ard arda iki patlama meydana gelir ve gemi alabora olarak 603
personeli ile birlikte dakikalar içinde batar. Bu olay büyük
şaşkınlık yaratır ve donanma ateşinin hafiflemesine yol açar.
Saat 15.00 olduğunda ateş yine şiddetlenir. Ateş Irresistible
üzerinde yoğunlaştırılınca saat 15.32’de gemide hafifçe bir eğilme
görülür. Aynı esnada karşılıklı ateş devam ederken İnflexible
gemisinin mayına çarptığı rapor edilir. Hasar alan Irresistible
tabyalarla arasını açmak isterken 16.15’te bir mayına çarpar.
16.30’da yan yatarak sürüklenmeye başlayan gemi obüsler tarafından
ateş altına alınır ve gemi önce Karanlık Liman yönünde sonra
Dardanos Bataryası önlerine doğru sürüklenir.
Gelişen olaylar karşısında Amiral De Robeck 16.50’de ileri savaş
hattını oluşturan gemilere geri çekilme emrini verir. Irresistıble
gemisi 17.50’de Rumeli Mecidiye Tabyasının 9144mt açığında
terkedilir. Artık görünürde 3-4 gemi ve mayın tarama gemisi
kalmıştır. Bu sırada Alaydan terk edilen zırhlıların batırılması için
Mecidiye Tabya Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi’ye emir verilir. Bu
emir üzerine ateşe başlayan Mecidiye’nin ilk iki atışı boşa gider
ancak üçüncüde isabet kaydedilir ve böylece Irresistible gemisini
yedeğe almak için çabalayan Ocean gemisinde 18.05’te bir patlama
meydana gelir. 4 ve 5. Mermilerde isabet eder ama geminin yine de
batmaması komutanın canını sıkar. Bu durumu Rumeli Mecidiye Tabyası
Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi şöyle anlatmıştır:
“Alaydan,
terk edilen zırhlıların batırılması için ateş etmem emredildi. Eski
mermilerle ateşe başlayarak 9500metre mesafe ile 3. Mermide isabet
aldım. Diğer mermilerde tamamen isabet etti. Hasan-Mevsuf Bataryası
da ancak bu sırada ateşe başladı. Set bataryaları da iştirak
ettiler. Geminin batmadığına canım sıkılarak son zamanda bir iki
yeni mermi gönderdim. Bunlardan birincisi sur’at farkından dolayı
uzun düştü. Ateş kestim. Zırhlılar da müteakiben battılar.”
Sürüklenmeye başlayan Ocean gemisi personeli kurtarıldıktan sonra
saat 19.30’da kaderine terk edilir. Aynı sıralarda Irresistible
Dardanos Bataryasının ateşi altında batar. Ocean ise akıntıya
kapılarak Morto körfezine girer ve saat 22.30’da batar.
Türk toplarında görev yapan tüm askerlerimiz özellikle 18 Mart 1915
günü sonuncusu ve en şiddetlisi yaşanan Çanakkale Deniz Savaşı’nda
canlarını hiçe sayarak savaşmış isimsiz kahramanlardır ve bu isimsiz
kahramanlar Seyit Onbaşı ile simgeleştirilmiş ve
ölümsüzleştirilmişlerdir. Ruhları şad olsun.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, tüm silah arkadaşları ve bu vatan için canını hiçe sayarak
feda eden tüm şehitlerimize şükranlarımla.
1-Behçet Sabit Erduran, Hazırlayan Tamay Açıkel, 1915 Baharında
Çanakkale, 2015
2-Hülya Toker, Mustafa Toker, Çanakkale Muharebeleri Kronolojisi,
2015
3-Telsiz Telgraf İhtiyat Zabiti Tevfik Rıza Bey’in Çanakkale
Günlükleri, Hazırlayan Türkan Doğruöz, 2017
4-Vahdettin Engin, Muzaffer Albayrak, Çanakkale 1915, 2016
5-Gazanfer Sanlıtop, Çanakkale Geçilmedi, Yüzbaşı Mehmet Hilmi, 2006