ÇANAKKALE 1915

 

 

“25 Nisan 1915 Gelibolu ihraç hareketi [çıkarması] ve bu Yarımada’da cereyan eden bütün muharebeler, dünyaya orada kanlarını dökenlerin kahramanlığı ile beraber, bu mücadelenin sebep olduğu zayiatın milletleri için ne kadar elemli olduğunu göstermiştir.”

                                                                                                                                                                        Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK , 1934

 

 

Seyit Onbaşı ve kahraman Türk topçuları

 
Türk tarihi her bakımdan zengin bir içeriğe sahip olduğu için ayrıca abartılı anlatımlara ihtiyacı yoktur. Hele hele Çanakkale Savaşı gibi bir savaşın abartılarla anlatılmasına hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Çanakkale Deniz Savaşı sırasında Seyit Onbaşı’nın taşıdığı merminin ağırlığı, topu tek başına ateşleyip ateşlemediği gibi konular hakkında çok farklı anlatımlar yapıla gelmiştir. Hatta bazı anlatımlarda Rumeli Mecidiye Tabyasına isabet eden mermi sonrasında Tabyada sadece Seyit Onbaşı ve Niğdeli Ali’nin sağ kaldığı, bunun üzerine Seyit Onbaşı’nın 275 kg lık mermiyi tek başına taşıyarak topa yerleştirdiği ve topu ateşlediği ve Ocean Savaş Gemisi'nin batmasını sağlayarak savaşın seyrini tek başına değiştirdiğinden bahsedilmektedir.
 

Seyit Onbaşı 1936 yılında Cumhuriyet gazetesi’ne verdiği  demeçte o günü şöyle anlatmıştır:

 

18 Mart günü idi. Ben Kilitbahir Mecidiyesi’ndeki uzun 24’lüklerin üçüncü topunda idim....Bir aralık toz duman içinde kaldık. Ortalık azıcık yatışınca, ne oldu ki diye bir bakındım. 38’lik bir düşman mermisi bizi biraz körlemiş. Büyük bir çukur açarak sağa sola zarar yapmıştı. Topun mataforası (vinci) kırılmış, ihtiyat mermi yolunu bozmuştu. Asıl yol sağlamdı, yalnız toprak altında kalmıştı. Topumuza çok şükür bir zarar olmamıştı. Hemen yolu temizledik, toprak altında kalan çavuşumuzu kurtardık amma ondan ümit kalmamıştı. Sade soluyordu o kadar, onu hemen geriye gönderdik. Bu sırada kumandan bir kırılan matafora koluna, bir de Boğaz’a doğru bakıyordu. Ben de baktım Boğaz’a doğru. Ne göreyim düşman gemileri ağır ağır içeri doğru girmiyor mu? Hemen geriye fırlayarak araba üzerinde duran koca merminin başında boyunlarını bükmüş bakınmakta olan arkadaşları araladım.  Bir kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı. Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler, ufak bir saman çuvalı kadar yenlik (hafif) geliyordu. Bir aralık kumandan :

-Artık yeter, yoruldun Seyit. Gel bak düşman kaçıyor diye beni  tarassut mevkisine çağırdı.
-Şunu da çıkarayım beyim gelirim, dedim. Ve son gülleyi de çıkardım. Sonra kumandanın yanına vardım. Sanki denizin üzeri yanıyordu. Sağda solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana batıyordu. Bu sırada biri daha tutuştu. Arkadakiler dönmeye bile vakit bulamadan geri geri giderek Boğaz’dan çıktılar.


 

Rumeli Mecidiye Tabyası Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi Tabya efradının halini anılarında şöyle anlatmıştır:

 

“Ortaya çıkan güçlüklere son derece hiddetleniyorlardı. Bu yüzden zorlukları ortadan kaldırmak için son gayretlerini sarf ediyorlardı. Cephane tamamlama işlerini hızlandırmak için 190-215kg ağırlığındaki mermileri koltuğunda ve sırtında taşıyanlar vardı.... Batarya şiddetli bir atış halindeydi. Mermi taşıyan arabalar yetersiz kalıyordu. İşte tam bu sırada, Havran’lı kahraman er Seyid, savaşın heyecanıyla öyle bir manevi güce ulaşmıştı ki, normal zamanlarda yerinden kıpırdatması bile mümkün olmayan 215kg ağırlığındaki mermileri rahatlıkla kaldırıp sırtında taşıyarak toplara kadar çıkarmayı başarmıştı.”     

 


 

Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte İşgal güçleri Çanakkale Boğazı’nı geçebilmek için 19 Şubat, 25 Şubat ve 7 Mart 1915 tarihinde girişimlerde bulunmuş ancak bir başarı elde edememişlerdir. Son olarak 18 Mart 1915 sabahı 18 gemilik bir filo ile denemede bulunmuşlardır. Saat 11’de gemiler Boğaz’dan içeri doğru girmeye başlamışlar ve  ilk mermi saat 11.15’te Triumph tarafından Halileli’ne atılmıştır. 11.30’da merkez tabyalar da ateş altına alınmıştır. Saat 13.00 olduğunda artık tüm gemiler ve Türk tabyaları karşılıklı şiddetli ateş halindedirler.
 
13.45’te yoğun ateş karşısında Türk Tabyaları ateşi azalır. Amiral de Robeck’in yoğun hasar alan Fransız gemilerinin İngiliz 3.grup gemi ile yer değiştirmesi talimatı üzerine Fransız gemisi Suffren ve Gaulois saat 14’te hızla Boğaz’ı terkederler. Arkalarında Bouvet Namazgah Tabyasını bombardıman ede ede Boğaz’ı terk etmek için harekete geçtiği sırada Anadolu Hamidiye Tabyası tarafından ateş altına alınır. Bu esnada Bouvet’te ikincisi daha şiddetli olmak üzere ard arda iki patlama meydana gelir ve gemi alabora olarak 603 personeli ile birlikte dakikalar içinde batar. Bu olay büyük şaşkınlık yaratır ve donanma ateşinin hafiflemesine yol açar.
 

Saat 15.00 olduğunda ateş yine şiddetlenir. Ateş Irresistible üzerinde yoğunlaştırılınca saat 15.32’de gemide hafifçe bir eğilme görülür. Aynı esnada karşılıklı ateş devam ederken İnflexible gemisinin mayına çarptığı rapor edilir. Hasar alan Irresistible tabyalarla arasını açmak isterken 16.15’te bir mayına çarpar. 16.30’da yan yatarak sürüklenmeye başlayan gemi obüsler tarafından ateş altına alınır ve gemi önce Karanlık Liman yönünde sonra Dardanos Bataryası önlerine doğru sürüklenir.

 

Gelişen olaylar karşısında Amiral De Robeck 16.50’de ileri savaş hattını oluşturan gemilere geri çekilme emrini verir. Irresistıble gemisi 17.50’de Rumeli Mecidiye Tabyasının 9144mt açığında terkedilir. Artık görünürde 3-4 gemi ve mayın tarama gemisi kalmıştır. Bu sırada Alaydan terk edilen zırhlıların batırılması için Mecidiye Tabya Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi’ye emir verilir. Bu emir üzerine ateşe başlayan Mecidiye’nin ilk iki atışı boşa gider ancak üçüncüde isabet kaydedilir ve böylece Irresistible gemisini yedeğe almak için çabalayan Ocean gemisinde 18.05’te bir patlama meydana gelir. 4 ve 5. Mermilerde isabet eder ama geminin yine de batmaması komutanın canını sıkar. Bu durumu Rumeli Mecidiye Tabyası Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi şöyle anlatmıştır:

 
Alaydan, terk edilen zırhlıların batırılması için ateş etmem emredildi. Eski mermilerle ateşe başlayarak 9500metre mesafe ile 3. Mermide isabet aldım. Diğer mermilerde tamamen isabet etti. Hasan-Mevsuf Bataryası da ancak bu sırada ateşe başladı. Set bataryaları da iştirak ettiler. Geminin batmadığına canım sıkılarak son zamanda bir iki yeni mermi gönderdim. Bunlardan birincisi sur’at farkından dolayı uzun düştü. Ateş kestim. Zırhlılar da müteakiben battılar.”
 
Sürüklenmeye başlayan Ocean gemisi personeli kurtarıldıktan sonra saat 19.30’da kaderine terk edilir. Aynı sıralarda Irresistible Dardanos Bataryasının ateşi altında batar. Ocean ise akıntıya kapılarak Morto körfezine girer ve saat 22.30’da batar.
 
Türk toplarında görev yapan tüm askerlerimiz özellikle 18 Mart 1915 günü sonuncusu ve en şiddetlisi yaşanan Çanakkale Deniz Savaşı’nda canlarını hiçe sayarak savaşmış isimsiz kahramanlardır ve bu isimsiz kahramanlar Seyit Onbaşı ile simgeleştirilmiş ve ölümsüzleştirilmişlerdir. Ruhları şad olsun.    

 

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşları ve  bu vatan için canını hiçe sayarak feda eden tüm şehitlerimize şükranlarımla.

 

Riyad AKPINAR

 

Kaynakça:

 
1-Behçet Sabit Erduran, Hazırlayan Tamay Açıkel, 1915 Baharında Çanakkale, 2015 
2-Hülya Toker, Mustafa Toker, Çanakkale Muharebeleri Kronolojisi, 2015
3-Telsiz Telgraf İhtiyat Zabiti Tevfik Rıza Bey’in Çanakkale Günlükleri, Hazırlayan Türkan Doğruöz, 2017 
4-Vahdettin Engin, Muzaffer Albayrak, Çanakkale 1915, 2016
5-Gazanfer Sanlıtop, Çanakkale Geçilmedi, Yüzbaşı Mehmet Hilmi, 2006

 
 


 

 

 

 

 

 

 
SEYİT ONBAŞI

 

 

 

         

 ÇANAKKALE SAVAŞI  ANA SAYFA

 

PAYLAŞ