ÇANAKKALE 1915

 

 

“25 Nisan 1915 Gelibolu ihraç hareketi [çıkarması] ve bu Yarımada’da cereyan eden bütün muharebeler, dünyaya orada kanlarını dökenlerin kahramanlığı ile beraber, bu mücadelenin sebep olduğu zayiatın milletleri için ne kadar elemli olduğunu göstermiştir.”

                                                                                                                                                                        Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK , 1934

 

 

25 Nisan 1915 - 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal ve aldığı inisiyatif

 

Yb.Mustafa Kemâl 25 Nisan sabahı Karargahı ile birlikte Bigalı’nın doğusunda Değirmen Bayırı mevkisindedir. İlk uyarı, Arıburnu yönünden 04.50 civarında gelen top sesleri olmuştur. Maltepe’deki 77. Alay komutanı saat 05.10 civarında bizzat arayarak Kabatepe sahillerinde çarpışma ve geri sırtlardaki bombardımanı rapor etmiştir. 9. Tümenden gelen ilk rapor 05.30 dadır. Bu raporda:

 

“Düşman Arıburnu ile Kabatepe arasında bir çok sefain-i harbiye  ve vesait-i nakliyesiyle tekarruble ihraç teşebbüsüne başladığı ve şimdi Arıburnu’na asker çıkardığı haber alındı. Bera-yı malumat tebliğ olunur” denilmektedir. 

 
Saat 05.30 da 9. Tümenden gelen bu rapor üzerine 05.50 de 3. kolordu ile ilk telefon temasını sağlamış Yb. Mustafa Kemâl direkt kendisi, kolordu komutanını arayıp, durumu rapor etmiştir (Esat Paşa’nın hatıralarında on dakika içinde iki telefon görüşmesi olmuş birinde çıkarma gemileri ve zırhlılardan, diğerinde ise çıkarmadan bahsedildiği yazılıdır).

Saat 06.00’da Yb. Mustafa Kemal, 19. Tümen süvari bölüğünü Arıburnu sahillerinde olan biteni öğrenme vazifesiyle Kocaçimen dağı’na gönderir. (Kocaçimen dağı o dönemde Conkbayırı - Besimtepeler – Kocaçimentepe silsilesinin oluşturduğu, Yükseksırt, Kılıçbayırı, Düztepe ve Çimentepesi’ni içine alan  hâkim sırtlara verilen ad). 06.30 da 9. Tümen komutanlığından durumu daha belirginleştiren bir rapor gelir. Raporda; 

“ Kabatepe’de tabur komutanlığından şimdi alınan raporda, düşmanın Arıburnu sırtlarından Kabatepe gerilerindeki sırtları sarkmakta olduğu bildiriliyor. En yakın bulunması hasebiyle Maltepe’deki kuvvetinizden bir taburu Kabatepe’nin şimaline (kuzeyi) Arıburnu’na karşı olan sırtlara müsaraaten sevk ile neticesinin iş’arı mecrudur.” denilmektedir.
 
Yb. Mustafa Kemâl’i doğru, isabetli karar vermesine etkili olan hususlardan biri de bu rapor olacaktır. Ona göre “Bir çıkarma olduğu kesin olarak biliniyordu, düşmanın sayısı çok az bile olsa sahile yerleşmesine olanak vermeme gereği de açık olduğuna göre artık Gelibolu’daki 3. Kolordu Komutanlığı veya 5. Ordu’dan bir emir almayı beklemek savaşın durumu ile bağdaşmazdı. Tümenin ordu ihtiyatı olmasının önemini de göz önüne alarak, bir piyade Alayı ve bir dağ bataryası ile Arıburnu doğusundaki sırtlara yetişmek Tümenin diğer birliklerini de (diğer iki alay) emre hazır olarak 5. ordu komutanlığının herhangi bir diğer çıkarma bölgesine sevkine de olanak verecek şekilde ihtiyatta tutmak, en tutarlı yol olacaktı.” 19. Tümen Karargâhına en yakın piyade Alayı 57. piyade Alayı olup o gün yapılacak bir tatbikat için hazırlığa başladığından çabucak harekete hazır hale gelmiştir. Yb. Mustafa Kemâl 9. Tümene 07. 00 sonrasında bir rapor gönderir. Bu raporun ana hatları:

 
1- Düşmanın Arıburnu civarındaki ihraç girişimi, diğer noktalardaki girişimlerden ciddidir.
2- Süvari bölüğü emir almıştır. 57. piyade Alayı dağ bataryası ve bir sıhhiye müfrezesi  Kocadere batısındaki sırtlara hareket edecektir (bunlara ben şimdi şifahen emir vereceğim).
3- Tümenin büyük kısmı ordugâhlarında harekete hazır bir halde bulunacaktır.
4- Ben öncelikle düşmana hareket eden müfreze ile bulunacağım, gerekirse tümenin kalan kısmının yanına geri döneceğim.
5-Tümen karargahında kalan tümen kurmayıyla bağlantı içinde olunuz.
6-Karargah Bigalı köyünün doğusundaki sırtta ve değirmenin yakınındadır.

 
19. Tümen komutanının, bu rapordaki hususların bir benzerini  07.50 de 3. kolorduya  bildirildiği görülmektedir. Şöyle ki:

Kabatepe ile Arıburnu arasında çıktığı haber verilen düşmanın cins ve miktarı hakkında henüz bir bilgi alınamadı. Süvari bölüğünü Kocadere’nin batı sırtlarına gönderdim. Düşmanın Kocadere’nin batıdaki sırtlarını işgaline meydan vermemek amacıyla 57. Alay ve dağ bataryasını da şimdi Kocadere’nin batı sırtlarına yöneltiyorum. Düşmanın kuvvet ve vaziyetini anlamak ve ona göre hücum tedbirleri almak üzere tümen Karargâhında tümen kurmaylarını bırakarak bizzat oraya gidiyorum. Tümenin büyük bir kısmının kullanılmasını gerektirecek bir durum meydana gelmesi halinde tümenin  başına geleceğimi arz ederim.” 

Böylelikle Yb Mustafa Kemal yürüyüşe hazır hale gelmiş olan 57. Alay ve dağ bataryası komutanları, baştabip, bir yaveri ve bir emir subayı ile birlikte Bigalı Deresi boyunca hareket eder.

 
Yarbay Mustafa Kemâl sonrasını şöyle anlatmıştır:
 
Yolu kendim buldum ve kıt’ayı oradan geçirmek suretiyle Kocaçimen Tepesi’ne varıldı. Orada denizde bulunan gemilerinden ve zırhlılardan başka bir şey görmedim. Düşmanın karaya çıkmış piyadesinin henüz oradan uzakta olduğunu anladım. Erler o çetin araziyi durmadan geçmek yüzünden yorulmuş ve yürüyüş derinliği pek ziyade uzamıştı. Alay ve batarya kumandanına erleri tamamıyla toplayıp küçük bir dinlenme vermelerini söyledim. Denizden görülmeyecek şekilde on dakika kadar duracaklar, sonra beni izleyeceklerdi. Ben de orada bir Abdal Geçidi vardır, o Abdal Geçidi’nden Conkbayırı’na gidecektim. Yanımda yaverim, emir subayım ve başhekim ile oralarda tekrar bulduğumuz Tümen Dağ Topçu Taburu Kumandanı olduğu halde atlı olarak yürümeye (gitmeye) giriştik; fakat arazi müsait değildi. Hayvanları bıraktık, yaya olarak Conkbayırı’na vardık. Bu sırada Conkbayırı’nın güneyinde 261 rakımlı tepeden kıyının gözetleme emniyetine memur olarak orada bulunan bir kol erlerinin Conkbayırı’na doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm. (Çıkarma başladıktan bir süre sonra saat 09.45 gibi Balıkçı damlarındaki  27. Alay’ın 2. tabur 8. Bölüğünün 1. Takım erleri, düşmanın Haintepe ve daha sonra Yükseksırt’ı ele geçirdiğini ve Düztepe’ye doğru ilerlediğini görünce kendiler de Düztepe’ye doğru ilerlemişler ve bir süre sonra cephaneleri bitince Conkbayırı yönüne doğru çekilmeye başlamışlardır. Bu erler kıyıya çıkmak isteyen bir Avustralya bölüğünü ani ateş baskınıyla adeta biçmişler, arkasından kendilerine yandan saldıran iki bölükten fazla düşmanı uzun süre durduktan sonra ancak cephaneleri bitince çekilmeye mecbur olmuşlardır. Çekilenler 30 kişilik takımdan sağ kalan 15 kişi kadardır).

 
 Kendim önüne çıkarak;
- Niçin kaçıyorsunuz? diye sordum.
- Efendim, düşman geliyor! diye yanıtladılar.
- Nerede? diye sordum.
- Anzaklar Arıburnu koyunda diye yanıtladılar.
Gerçekten düşmanın bir avcı hattı 261 rakamlı tepeye yaklaşmış, rahat rahat ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün: Ben kuvvetlerimi bırakmışım, erler on dakika dinlensinler diye… Düşman da bu tepeye gelmiş… Demek ki düşman bana benim askerimden daha yakın! Ve düşman benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek fena bir duruma düşecek. Kaçan erlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler,
- Cephaneniz yoksa süngünüz var dedim.
Ve bağırarak süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan piyade ve dağ bataryasının yetişebilen erlerinin “marş marş”la benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir subayını geriye aldırdım. Bu erler yere yatınca düşman erleri de yere yattı. Kazandığımız an bu andır .
 
Yb. Mustafa Kemâl 57. Alay’ı saat 10.00 sularında düşmanın kuzey kanadını kuşatacak gibi taarruza sürer. Komutasındaki subaylara verdiği taarruz emrinde içinde bulunulan duruma çok yaraşan şu tarihsel sözleri ekler:
 
Size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir.”


Yarbay Mustafa Kemal'in aldığı bu inisiyatif ile işgal kuvvetlerinin açık kalan sol yanı 57. Alay tarafından kapatılacak ve 27. Alay arkadan çevrilerek imhadan ve de sonuç olarak son derece stratejik olan Conkbayırı'nın düşmesinin önüne geçilmiş olacaktır.

 

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşları ve  bu vatan için canını hiçe sayarak feda eden tüm şehitlerimize şükranlarımla.

 

Riyad AKPINAR

 


 


 

 

 

 

 

 

 
YARBAY MUSTAFA KEMAL, 25 NİSAN 1915

 

 

 

           

ÇANAKKALE SAVAŞI  ANA SAYFA

 

PAYLAŞ