25 Nisan 1915 - 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa
Kemal ve aldığı inisiyatif
Yb.Mustafa Kemâl 25 Nisan sabahı Karargahı ile birlikte
Bigalı’nın doğusunda Değirmen Bayırı mevkisindedir. İlk
uyarı, Arıburnu yönünden 04.50 civarında gelen top sesleri
olmuştur. Maltepe’deki 77. Alay komutanı saat 05.10 civarında
bizzat arayarak Kabatepe sahillerinde çarpışma ve geri
sırtlardaki bombardımanı rapor etmiştir. 9. Tümenden gelen
ilk rapor 05.30 dadır. Bu raporda:
“Düşman Arıburnu ile Kabatepe arasında bir çok sefain-i
harbiye ve vesait-i nakliyesiyle tekarruble ihraç
teşebbüsüne başladığı ve şimdi Arıburnu’na asker çıkardığı
haber alındı. Bera-yı malumat tebliğ olunur”
denilmektedir.
Saat 05.30 da 9. Tümenden gelen bu rapor üzerine 05.50 de
3. kolordu ile ilk telefon temasını sağlamış Yb. Mustafa
Kemâl direkt kendisi, kolordu komutanını arayıp, durumu
rapor etmiştir (Esat Paşa’nın hatıralarında on dakika içinde
iki telefon görüşmesi olmuş birinde çıkarma gemileri ve
zırhlılardan, diğerinde ise çıkarmadan bahsedildiği
yazılıdır).
Saat 06.00’da Yb. Mustafa Kemal, 19. Tümen süvari
bölüğünü Arıburnu sahillerinde olan biteni öğrenme
vazifesiyle Kocaçimen dağı’na gönderir. (Kocaçimen dağı o
dönemde Conkbayırı - Besimtepeler – Kocaçimentepe
silsilesinin oluşturduğu, Yükseksırt, Kılıçbayırı, Düztepe
ve Çimentepesi’ni içine alan hâkim sırtlara verilen ad). 06.30 da 9.
Tümen komutanlığından durumu daha belirginleştiren bir rapor
gelir. Raporda;
“ Kabatepe’de tabur komutanlığından şimdi alınan raporda,
düşmanın Arıburnu sırtlarından Kabatepe gerilerindeki
sırtları sarkmakta olduğu bildiriliyor. En yakın
bulunması hasebiyle Maltepe’deki kuvvetinizden bir taburu Kabatepe’nin
şimaline (kuzeyi) Arıburnu’na karşı olan sırtlara
müsaraaten sevk ile neticesinin iş’arı mecrudur.”
denilmektedir.
Yb. Mustafa Kemâl’i doğru, isabetli karar vermesine etkili
olan hususlardan biri de bu rapor olacaktır. Ona göre
“Bir çıkarma olduğu kesin olarak biliniyordu, düşmanın
sayısı çok az bile olsa sahile yerleşmesine olanak vermeme
gereği de açık olduğuna göre artık Gelibolu’daki 3. Kolordu
Komutanlığı veya 5. Ordu’dan bir emir almayı beklemek
savaşın durumu ile bağdaşmazdı. Tümenin ordu ihtiyatı
olmasının önemini de göz önüne alarak, bir piyade Alayı ve
bir dağ bataryası ile Arıburnu doğusundaki sırtlara yetişmek
Tümenin diğer birliklerini de (diğer iki alay) emre hazır
olarak 5. ordu komutanlığının herhangi bir diğer çıkarma
bölgesine sevkine de olanak verecek şekilde ihtiyatta
tutmak, en tutarlı yol olacaktı.” 19. Tümen Karargâhına
en yakın piyade Alayı 57. piyade Alayı olup o gün yapılacak
bir tatbikat için hazırlığa başladığından çabucak harekete
hazır hale gelmiştir. Yb. Mustafa Kemâl 9. Tümene 07. 00 sonrasında
bir rapor gönderir. Bu raporun ana hatları:
1- Düşmanın Arıburnu civarındaki ihraç girişimi, diğer
noktalardaki girişimlerden ciddidir.
2- Süvari bölüğü emir almıştır. 57. piyade Alayı dağ
bataryası ve bir sıhhiye müfrezesi Kocadere batısındaki
sırtlara hareket edecektir (bunlara ben şimdi şifahen emir
vereceğim).
3- Tümenin büyük kısmı ordugâhlarında harekete hazır bir
halde bulunacaktır.
4- Ben öncelikle düşmana hareket eden müfreze ile
bulunacağım, gerekirse tümenin kalan kısmının yanına geri
döneceğim.
5-Tümen karargahında kalan tümen kurmayıyla bağlantı içinde
olunuz.
6-Karargah Bigalı köyünün doğusundaki sırtta ve değirmenin
yakınındadır.
19. Tümen komutanının, bu rapordaki hususların bir
benzerini 07.50 de 3. kolorduya bildirildiği
görülmektedir. Şöyle ki:
“Kabatepe ile Arıburnu arasında çıktığı haber verilen
düşmanın cins ve miktarı hakkında henüz bir bilgi alınamadı.
Süvari bölüğünü Kocadere’nin batı sırtlarına gönderdim.
Düşmanın Kocadere’nin batıdaki sırtlarını işgaline meydan
vermemek amacıyla 57. Alay ve dağ bataryasını da şimdi
Kocadere’nin batı sırtlarına yöneltiyorum. Düşmanın kuvvet
ve vaziyetini anlamak ve ona göre hücum tedbirleri almak
üzere tümen Karargâhında tümen kurmaylarını bırakarak bizzat
oraya gidiyorum. Tümenin büyük bir kısmının kullanılmasını
gerektirecek bir durum meydana gelmesi halinde
tümenin başına geleceğimi arz ederim.”
Böylelikle Yb Mustafa Kemal yürüyüşe hazır hale gelmiş olan
57. Alay ve dağ bataryası komutanları, baştabip, bir yaveri
ve bir emir subayı ile birlikte Bigalı Deresi boyunca
hareket eder.
Yarbay Mustafa Kemâl sonrasını şöyle anlatmıştır:
“Yolu kendim buldum ve kıt’ayı oradan geçirmek suretiyle
Kocaçimen Tepesi’ne varıldı. Orada denizde bulunan
gemilerinden ve zırhlılardan başka bir şey görmedim.
Düşmanın karaya çıkmış piyadesinin henüz oradan uzakta
olduğunu anladım. Erler o çetin araziyi durmadan geçmek
yüzünden yorulmuş ve yürüyüş derinliği pek ziyade uzamıştı.
Alay ve batarya kumandanına erleri tamamıyla toplayıp küçük
bir dinlenme vermelerini söyledim. Denizden görülmeyecek
şekilde on dakika kadar duracaklar, sonra beni
izleyeceklerdi. Ben de orada bir Abdal Geçidi vardır, o
Abdal Geçidi’nden Conkbayırı’na gidecektim. Yanımda yaverim,
emir subayım ve başhekim ile oralarda tekrar bulduğumuz
Tümen Dağ Topçu Taburu Kumandanı olduğu halde atlı olarak
yürümeye (gitmeye) giriştik; fakat arazi müsait değildi.
Hayvanları bıraktık, yaya olarak Conkbayırı’na vardık. Bu
sırada Conkbayırı’nın güneyinde 261 rakımlı tepeden kıyının
gözetleme emniyetine memur olarak orada bulunan bir kol
erlerinin Conkbayırı’na doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu
gördüm. (Çıkarma başladıktan bir süre sonra saat 09.45
gibi Balıkçı damlarındaki 27. Alay’ın 2. tabur 8. Bölüğünün
1. Takım erleri, düşmanın Haintepe ve daha sonra
Yükseksırt’ı ele geçirdiğini ve Düztepe’ye doğru
ilerlediğini görünce kendiler de Düztepe’ye doğru
ilerlemişler ve bir süre sonra cephaneleri bitince Conkbayırı
yönüne doğru çekilmeye başlamışlardır. Bu erler kıyıya çıkmak
isteyen bir Avustralya bölüğünü ani ateş baskınıyla adeta
biçmişler, arkasından kendilerine yandan saldıran iki
bölükten fazla düşmanı uzun süre durduktan sonra ancak
cephaneleri bitince çekilmeye mecbur olmuşlardır. Çekilenler
30 kişilik takımdan sağ kalan 15 kişi kadardır).
Kendim önüne çıkarak;
- Niçin kaçıyorsunuz? diye sordum.
- Efendim, düşman geliyor! diye yanıtladılar.
- Nerede? diye sordum.
- Anzaklar Arıburnu koyunda diye yanıtladılar.
Gerçekten düşmanın bir avcı hattı 261 rakamlı tepeye
yaklaşmış, rahat rahat ileriye doğru yürüyordu. Şimdi
vaziyeti düşünün: Ben kuvvetlerimi bırakmışım, erler on
dakika dinlensinler diye… Düşman da bu tepeye gelmiş… Demek
ki düşman bana benim askerimden daha yakın! Ve düşman benim
bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek fena bir duruma
düşecek. Kaçan erlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler,
- Cephaneniz yoksa süngünüz var dedim.
Ve bağırarak süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda
Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan piyade ve dağ
bataryasının yetişebilen erlerinin “marş marş”la benim
bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir subayını
geriye aldırdım. Bu erler yere yatınca düşman erleri de yere
yattı. Kazandığımız an bu andır .”
Yb. Mustafa Kemâl 57. Alay’ı saat 10.00 sularında
düşmanın kuzey kanadını kuşatacak gibi taarruza sürer.
Komutasındaki subaylara verdiği taarruz emrinde içinde
bulunulan duruma çok yaraşan şu tarihsel sözleri ekler:
“Size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz
ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka
kuvvetler ve kumandanlar geçebilir.”
Yarbay Mustafa Kemal'in aldığı bu inisiyatif ile işgal
kuvvetlerinin açık kalan sol yanı 57. Alay tarafından
kapatılacak ve 27. Alay arkadan çevrilerek imhadan ve de
sonuç olarak son derece stratejik olan Conkbayırı'nın
düşmesinin önüne geçilmiş olacaktır.