ÇANAKKALE 1915

 

 

“25 Nisan 1915 Gelibolu ihraç hareketi [çıkarması] ve bu Yarımada’da cereyan eden bütün muharebeler, dünyaya orada kanlarını dökenlerin kahramanlığı ile beraber, bu mücadelenin sebep olduğu zayiatın milletleri için ne kadar elemli olduğunu göstermiştir.”

                                                                                                                                                                          Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK , 1934

 

 

II. Anafartalar Muharebesi, 21 Ağustos 1915

21 Ağustos 1915 saat 14.30. 9.İngiliz Kolordusu 85 topu ve Anzak Kolordusu topları ile karadan Suvla limanındaki bir zırhlı, 3 kruvazör ve 2 muhribin de katılmaları ile 12. ve 7. Tümen mevzilerine yoğun bir bombardımana başladı İngilizlerin 22 Ağustos 1915 sabahı Kayacık ağılı dolayındaki Türk mevzilerine yönettikleri topçu ateşi altında akşama kadar birçok kez tekrarladıkları taarruzlar her defasında püskürtüldüyse de sonunda İngilizlerin eline geçen mevziler geri alınamadı.

22 Ağustos 1915’te yapılan II. Anafartalar taarruzlarında 9.İngiliz Kolordusunun tek kazancı Yusufçuk tepesinin batı yamaçlarında bir mevzi parçası ile kolordu sağ kanadından Azmak dere kuzeyine doğru küçük bir mevzi parçasından ibaretti. Böylece küçük bir kazanç için İngilizler 6558 kayıp vermişlerdir. Öte yandan 9.İngiliz Kolordusu yardım için Damakçılık Bayırında taarruza katılan General Cox yalnız Kayacık ağılında 1300 kayıp vermiştir ki bu kayıpların sayısının Oglender’e göre 5300, İngiliz tahkik komisyonun raporuna göre ise 8500 olduğu görülmektedir. Türklerin kaybı ise 12. Ve 7.Tümenlerin toplamı olarak 2598’dir.

 
Mustafa Kemâl o günü şöyle anlatmıştır: 

21 Ağustos 1915 sabahı düşmanın bir taraftan öbür tarafa asker sevk etmekte ve gemilerden bazı kıtalar çıkarmakta olduğu görülüyordu. Bununla beraber cephede sessizlik vardı. Öğleden önce küçük Anafartalar batısında bulunan kıtalara gittim. Alınan tertiplerde bazı değişiklikler yaptım. Karargaha döndüğümde durumu daha şüpheli görüyordum. Onun için ihtiyatta bulunduğum tümenlere hemen silah başı yapmalarını telefonla emrettim. Bu sırada idi ki gittikçe artan top sesleri ile beraber düşmanın taarruza geçtiği anlaşıldı. Bu taarruz küçük Anafarta köyünün genel olarak batısında bulunan tümenlerimize, Yusufçuk Tepesi, İsmailoğlu Tepesi, ve Anzak koyu ile Kayacık Ağılı arasındaki alana karşı idi. Taarruz olunan cepheye sevk olunabilecek kuvvetler Turşun köyü kuzey batısındaki 9.Tümen ile Sivri köyü civarında bulunan 6.Tümen ve 8. ve 4. Tümenlerin ihtiyat kuvvetleri idi. 9.Tümen harekete geçirildi. 7.Tümeni Sülücek ve İsmailoğlu tepesi bölgelerinde takviye etmesi diğer bir tümenin küçük anafarta üzerine yürümesini öbür tümenlere düşmanın topçuları ile taarruz etmekte olduğu istikametleri ateş altına almalarını; kısaca bütün cephede gereken tedbirlerin alınmasını emrettim. Ancak düşmanın hücum ettiği cepheye gönderdiğim ihtiyat kuvvetlerinin ulaşabilmeleri için zaman geçecekti. O zamanı kazanmak gerekiyordu.

 
Elimden süvari tugayı da vardı. Bu süvari kıtasının varlığı ben de şöyle bir hatıra uyandırdı; Fransızlar Settülbahir cephesinde piyadelerinin hücum hatları önünde bir süvari kıtasının yayılmış olduğu halde bizim hattımıza saldırmışlardı. Bu Fransız süvarilerinin ateş karşısında korkusuzca ölüme koşmaları hoşuma gitmişti. Bu hareketi cidden şövalyelik bulmuştum. Piyadenin önünde bir perde yapıyorlar ve ötesi yok işte ölüme kucak açıyorlar arkalarındaki piyadeyi korumak için kendileri feda ediyorlardı. Bu ne resim yapılacak cesaret ve fedakarlık tablosudur! Bundan dolayı hemen bizim süvari alay kumandanı beyi yanına çağırdım. İsmailoğlu tepesine taarruz eden düşmanın aynı tarzda bir hareketle durdurulmasını emrettim. Pek kıymetli bir süvari kumandanı olan bu arkadaşımız bütün asil cesaretini bu münasebetle gösterdi. Bana istediğim zamanı kazandırdı. Düşmanın deniz ve kara topçuları İsmailoğlu tepesi ile Azmak deresinin kuzey ve güneyindeki mevzilerimizi şiddetle bombardıman ediyordu. Henüz tamamlanmamış olan siperlemiz barınılamaz hale geliyordu. En mühimi birçok düşman bataryaları ateşlerini Yusufçuk Tepesine toplamışlardı. Düşman bütün cephe üzerine piyadesi ile de taarruz ediyordu. Topçularımızın, piyadelerimizin hiç sarsılmadan açtıkları ateş sayesinde bütün cephelerdeki düşmanın ilk taarruzu telafat verdirilerek püskürtüldü. Öğleden sonra 4 ile 4.30 arasında tahminle 1 tümen kadar düşman kuvvetlerinin birbiri arkasından birkaç kademe olan Lale tepeden ilerlemekte olduğu görüldü. Bu düşman kuvvetleri Mestan Tepe ve Kayacık Ağılına doğru yanaşıncaya kadar pek çok telafat verdi. Ve birçok defa durmak zorunda kaldı. Bazı kısımları darmadağınık bir hale geldi. Fakat her halde ilk taarruzu yapan düşman kıtaları takviye olundu ve 2. defa olarak tekrar taarruza kalktı.

Bu defa da Yusufçuk tepesine karşı yapılan hücum defedildi. Yalnız bir jandarma bölüğümüzün geriye çekilmesi üzerine orası hemen takviye olunarak bir süngü hücumu ile düşman o noktadan atıldı. Düşman saat 6’dan sonraya doğru taarruzuunu üstün kuvvetlerle ve erleri İngiliz soylu kişilerden oluşan ikinci süvari yaya tümeni ile üçüncü defa olarak yine Yusufçuk tepesine girdi. Tarafımızdan birinci hatlar takviye olunarak yaptığımız taarruzla düşmanı o tepeden attık. Üstünlük bizde kaldı. Düşmanın Azmak güneyinde yaptığı taarruzlar da pükürtüldü. Böylece 21 ağustos 1915 düşmanın en az biri taze olmak üzere 3 tümenle yaptığı taarruz sonunda 15-20.000 kadar kaybı oldu. Düşmanın maksadı bence Kayacık Ağılı ve İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerini ele geçirmek cephemizi yarmaktı. Ve bu hat içinde doğuya ilerleyecekti. Gerçekten pek büyük azim ve inat ile birçok taarruzlar yaptı. Kıtalarımızın ve başlarında bulunan kumandanlarla subaylarımızın metanetleri, fedakarlıkları sayesinde düşmanın hücumları göğüs göğüse, süngü süngüye karşılanarak imha edildi. Sonunda başarı elde bizde kaldı. General Hamilton, Türk askerlerini Türk subay ve kumandanlarını her halde İngiliz tümeninin ululuğundan daha yüksek bulacaktır. Bundan eminim. Sir Hamilton adı geçen tümen erleri için diyor ki; “Bu derecede seçme erlere zamanımız muharebelerinde pek seyrek rastlanır.”  Bunu böyle kabul edersek o halde bizim 34. Ve 64. Alaylarımız ki onları mağlup etmiştir. Efradına dünyanın hiçbir ordusunda rastlamak ihtimali olmadığı itiraf olunmalıdır. Yalnız Sir Hamilton’u parlak gayesine ulaşmaktan alıkoydukları için İngiliz kumandanın “Türkler 2. Yaya Süvari tümeninin gırtlaklarına yapışıp hadlerini bildirmekten kendilerini kurtardıkları için talihli imişler” sözünü pek bayağı buluyorum. Ve buna karşılık şu cümleyi kullanmaya kendimi mezun sayarım: İngilizlerin varlığı ile pek iftihar ettiği 2.Mavent yaya süvari tümeni erlerinin temiz kanlı ve mert Türk kahramanları karşısında dayanamamaları bence bizim için daha iftihara değer. Gerçekten Türkler insan takatinin üstünde bir güç göstermişlerdir ve zafer de biz Türklerin olmuştur
.”

 

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşları ve  bu vatan için canını hiçe sayarak feda eden tüm şehitlerimize şükranlarımla.

 

Riyad AKPINAR

 

 


 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 
   II. ANAFARTALAR MUHAREBESİ, 21 AĞUSTOS 1915

 

 

 

       

ÇANAKKALE SAVAŞI  ANA SAYFA

 

PAYLAŞ