II. Anafartalar Muharebesi, 21 Ağustos 1915
21 Ağustos 1915 saat 14.30. 9.İngiliz Kolordusu 85 topu ve Anzak
Kolordusu topları ile karadan Suvla limanındaki bir zırhlı, 3
kruvazör ve 2 muhribin de katılmaları ile 12. ve 7. Tümen
mevzilerine yoğun bir bombardımana başladı İngilizlerin 22
Ağustos 1915 sabahı Kayacık ağılı dolayındaki Türk mevzilerine
yönettikleri topçu ateşi altında akşama kadar birçok kez
tekrarladıkları taarruzlar her defasında püskürtüldüyse de
sonunda İngilizlerin eline geçen mevziler geri alınamadı.
22 Ağustos 1915’te yapılan II. Anafartalar taarruzlarında
9.İngiliz Kolordusunun tek kazancı Yusufçuk tepesinin batı
yamaçlarında bir mevzi parçası ile kolordu sağ kanadından Azmak
dere kuzeyine doğru küçük bir mevzi parçasından ibaretti.
Böylece küçük bir kazanç için İngilizler 6558 kayıp
vermişlerdir. Öte yandan 9.İngiliz Kolordusu yardım için
Damakçılık Bayırında taarruza katılan General Cox yalnız Kayacık
ağılında 1300 kayıp vermiştir ki bu kayıpların sayısının
Oglender’e göre 5300, İngiliz tahkik komisyonun raporuna göre
ise 8500 olduğu görülmektedir. Türklerin kaybı ise 12. Ve
7.Tümenlerin toplamı olarak 2598’dir.
Mustafa Kemâl o günü şöyle anlatmıştır:
“21 Ağustos 1915 sabahı düşmanın bir taraftan öbür tarafa
asker sevk etmekte ve gemilerden bazı kıtalar çıkarmakta
olduğu görülüyordu. Bununla beraber cephede sessizlik vardı.
Öğleden önce küçük Anafartalar batısında bulunan kıtalara
gittim. Alınan tertiplerde bazı değişiklikler yaptım.
Karargaha döndüğümde durumu daha şüpheli görüyordum. Onun
için ihtiyatta bulunduğum tümenlere hemen silah başı
yapmalarını telefonla emrettim. Bu sırada idi ki gittikçe
artan top sesleri ile beraber düşmanın taarruza geçtiği
anlaşıldı. Bu taarruz küçük Anafarta köyünün genel olarak
batısında bulunan tümenlerimize, Yusufçuk Tepesi, İsmailoğlu
Tepesi, ve Anzak koyu ile Kayacık Ağılı arasındaki alana
karşı idi. Taarruz olunan cepheye sevk olunabilecek
kuvvetler Turşun köyü kuzey batısındaki 9.Tümen ile Sivri
köyü civarında bulunan 6.Tümen ve 8. ve 4. Tümenlerin
ihtiyat kuvvetleri idi. 9.Tümen harekete geçirildi. 7.Tümeni
Sülücek ve İsmailoğlu tepesi bölgelerinde takviye etmesi
diğer bir tümenin küçük anafarta üzerine yürümesini öbür
tümenlere düşmanın topçuları ile taarruz etmekte olduğu
istikametleri ateş altına almalarını; kısaca bütün cephede
gereken tedbirlerin alınmasını emrettim. Ancak düşmanın
hücum ettiği cepheye gönderdiğim ihtiyat kuvvetlerinin
ulaşabilmeleri için zaman geçecekti. O zamanı kazanmak
gerekiyordu.
Elimden süvari tugayı da vardı. Bu süvari kıtasının
varlığı ben de şöyle bir hatıra uyandırdı; Fransızlar
Settülbahir cephesinde piyadelerinin hücum hatları önünde
bir süvari kıtasının yayılmış olduğu halde bizim hattımıza
saldırmışlardı. Bu Fransız süvarilerinin ateş karşısında
korkusuzca ölüme koşmaları hoşuma gitmişti. Bu hareketi
cidden şövalyelik bulmuştum. Piyadenin önünde bir perde
yapıyorlar ve ötesi yok işte ölüme kucak açıyorlar
arkalarındaki piyadeyi korumak için kendileri feda
ediyorlardı. Bu ne resim yapılacak cesaret ve fedakarlık
tablosudur! Bundan dolayı hemen bizim süvari alay kumandanı
beyi yanına çağırdım. İsmailoğlu tepesine taarruz eden
düşmanın aynı tarzda bir hareketle durdurulmasını emrettim.
Pek kıymetli bir süvari kumandanı olan bu arkadaşımız bütün
asil cesaretini bu münasebetle gösterdi. Bana istediğim
zamanı kazandırdı. Düşmanın deniz ve kara topçuları
İsmailoğlu tepesi ile Azmak deresinin kuzey ve güneyindeki
mevzilerimizi şiddetle bombardıman ediyordu. Henüz
tamamlanmamış olan siperlemiz barınılamaz hale geliyordu. En
mühimi birçok düşman bataryaları ateşlerini Yusufçuk
Tepesine toplamışlardı. Düşman bütün cephe üzerine piyadesi
ile de taarruz ediyordu. Topçularımızın, piyadelerimizin hiç
sarsılmadan açtıkları ateş sayesinde bütün cephelerdeki
düşmanın ilk taarruzu telafat verdirilerek püskürtüldü.
Öğleden sonra 4 ile 4.30 arasında tahminle 1 tümen kadar
düşman kuvvetlerinin birbiri arkasından birkaç kademe olan
Lale tepeden ilerlemekte olduğu görüldü. Bu düşman
kuvvetleri Mestan Tepe ve Kayacık Ağılına doğru yanaşıncaya
kadar pek çok telafat verdi. Ve birçok defa durmak zorunda
kaldı. Bazı kısımları darmadağınık bir hale geldi. Fakat her
halde ilk taarruzu yapan düşman kıtaları takviye olundu ve
2. defa olarak tekrar taarruza kalktı.
Bu defa da Yusufçuk tepesine karşı yapılan hücum defedildi.
Yalnız bir jandarma bölüğümüzün geriye çekilmesi üzerine
orası hemen takviye olunarak bir süngü hücumu ile düşman o
noktadan atıldı. Düşman saat 6’dan sonraya doğru taarruzuunu
üstün kuvvetlerle ve erleri İngiliz soylu kişilerden oluşan
ikinci süvari yaya tümeni ile üçüncü defa olarak yine
Yusufçuk tepesine girdi. Tarafımızdan birinci hatlar takviye
olunarak yaptığımız taarruzla düşmanı o tepeden attık.
Üstünlük bizde kaldı. Düşmanın Azmak güneyinde yaptığı
taarruzlar da pükürtüldü. Böylece 21 ağustos 1915 düşmanın
en az biri taze olmak üzere 3 tümenle yaptığı taarruz
sonunda 15-20.000 kadar kaybı oldu. Düşmanın maksadı bence
Kayacık Ağılı ve İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerini ele
geçirmek cephemizi yarmaktı. Ve bu hat içinde doğuya
ilerleyecekti. Gerçekten pek büyük azim ve inat ile birçok
taarruzlar yaptı. Kıtalarımızın ve başlarında bulunan
kumandanlarla subaylarımızın metanetleri, fedakarlıkları
sayesinde düşmanın hücumları göğüs göğüse, süngü süngüye
karşılanarak imha edildi. Sonunda başarı elde bizde kaldı.
General Hamilton, Türk askerlerini Türk subay ve
kumandanlarını her halde İngiliz tümeninin ululuğundan daha
yüksek bulacaktır. Bundan eminim. Sir Hamilton adı geçen
tümen erleri için diyor ki; “Bu derecede seçme erlere
zamanımız muharebelerinde pek seyrek rastlanır.” Bunu
böyle kabul edersek o halde bizim 34. Ve 64. Alaylarımız ki
onları mağlup etmiştir. Efradına dünyanın hiçbir ordusunda
rastlamak ihtimali olmadığı itiraf olunmalıdır. Yalnız Sir
Hamilton’u parlak gayesine ulaşmaktan alıkoydukları için
İngiliz kumandanın “Türkler 2. Yaya Süvari tümeninin
gırtlaklarına yapışıp hadlerini bildirmekten kendilerini
kurtardıkları için talihli imişler” sözünü pek bayağı
buluyorum. Ve buna karşılık şu cümleyi kullanmaya kendimi
mezun sayarım: İngilizlerin varlığı ile pek iftihar ettiği
2.Mavent yaya süvari tümeni erlerinin temiz kanlı ve mert
Türk kahramanları karşısında dayanamamaları bence bizim için
daha iftihara değer. Gerçekten Türkler insan takatinin
üstünde bir güç göstermişlerdir ve zafer de biz Türklerin
olmuştur.”