26 HAZİRAN 1919 - 27 HAZİRAN 1919
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan, buradan Havza’ya, daha sonra Amasya’ya geçen Atatürk bu zaman zarfında yayınladığı genelgeler -özellikle 22 Haziran tarihli Amasya Genelgesi- nedeniyle İstanbul Hükümeti ve İşgal kuvvetlerinin şimşeklerini üzerine çeker. İstanbul Hükümeti bir yandan Atatürk'ün bütün görevlerinden azledildiğini illere duyururken, öte yönden Elazığ’a Vali olarak atanan Ali Galip vasıtasıyla tutuklanmasını emreder. Atatürk tam o günlerde Erzurum'a gitmek üzere 26 Haziran günü sabah 8'de beraberinde Rauf (Orbay), Refik (Saydam), Kâzım (Dirik), Hüsrev (Gerede), İbrahim Süreyya (Yiğit), Cevat Abbas (Gürer) vb. olmak üzere üç otomobille Amasya'dan ayrılır ve Turhal üzerinden Tokat - Sivas - Erzincan yoluyla Erzurum'a geçer. Bu yolculuğu sırasında 26 Haziran gece yarısına doğru Tokat'a ulaşır. Atatürk o günleri "Nutuk" ta şöyle anlatır:
".. Ayın 25 inci günü, Sivas’ta aleyhimde bazı uygunsuz olaylar çıkmaya başladığını öğrendim. 25/26 Haziran gecesi, yaverim Cevat Abbas Bey’i çağırdım ve yarın sabah karanlıkta Amasya’dan güneye hareket edeceğiz, dedim. Bu hareketimizin gizli tutularak hazırlanılması için emir verdim. Bir taraftan da 5 inci Tümen Komutanı ve Kurmay heyetimle aramızda gizli olarak şu tedbiri kararlaştırdık: 5 inci Tümen Komutanı, Tümenin seçme subay ve erlerinden meydana gelen ve mümkün olduğu kadar kuvvetli bir atlı piyade müfrezesini derhal o geceden başlayarak süratle kuracaktı. Ben 26 Haziran sabahı, karanlıkta arkadaşlarımla birlikte otomobille Tokat’a hareket edecektim. Müfreze kurulur kurulmaz, Tokat üzerinden Sivas’a doğru sevk olunacak, benimle temas arayacaktı. Hareketimiz hiçbir tarafa telgrafla bildirilmeyecek ve mümkün olduğu kadar Amasya’da da duyurulmayacaktı. 26 Haziran’da Amasya’dan hareket ettim. Tokat’a varır varmaz telgrafhaneyi kontrol altına aldırarak benim varışımın Sivas’a ve hiçbir tarafa bildirilmemesini temin ettim. 26/27 gecesini orada geçirdim.
Atatürk, her ne kadar gizlice Tokat’a gelmeyi planlamışsa da şehrin girişinde O’nu bir sürpriz beklemektedir. Bir Binbaşı’nın komutasında, üniformaları eski ve birbirinden farklı küçük bir askeri birlik tarafından karşılanır. Atatürk, arabayı hemen durdurmakla birlikte tedirgindir. Binbaşı’nın “Paşam, hoş geldiniz. Ben askerlik şubesi reisi...19 nefer, bir çavuş, iki izinli emrinizdedir...” sözleri üzerine belirsizlik sona erer ve herhangi bir tehlikenin olmadığı anlaşılır. Gazeteci Ruşen Eşref, o gün yaşananları şu satırlarla anlatmaktadır:
“Tokat’ın ağzında bir avuç asker, dizi olmuş O’nu bekliyordu. O, Bolu beylerine isyan etmiş Köroğlu değildi; Millet adına dünyaya meydan okuyan ‘Heyet-i Temsiliye Reisi’ Mustafa Kemal’di. Boynu bükük Anadolu şehrinin kapısında kıyafeti yıpranmış, fakat içi aşınmamış bu saygı kıt’ası dimdik, işte O’nu gözlüyordu!... O, evvelâ, askerin önünden geçmekte tereddüdü varmış gibi davranmak ister bir an geçirdi; üniformanın disiplinine saygı göstermek dilediğinden mi? Üniformalı kumandanı şöyle bir içinden denemek istediğinden mi? bilemiyorum; herhaliyle bir müşahededen doğduğu duygusunu verir bir manalı tavırla, kolordu komutanı Çolak Selahattin Bey’e eli ile de göstererek ileriye geçmesini bildirir bir işaretle: ‘Buyrun’ dedi. Selahattin Bey tabii ki üniformalı ve vazifeli idi, görünüşte açıkça yetkili idi. Fakat Selahattin Bey, benim üzerimde unutulmaz bir tesir bırakmış saygı, nezaket ve anlayışla kendi yerini ve öne geçme, teftiş etme kıdemini O’na bıraktı!”
Atatürk, alınacak askeri tedbirleri kısaca gözden geçirdikten sonra, kendisini karşılayan subayla birlikte askerlik şubesine geçer. O’nun Tokat’ta geldiğini haber alan Belediye Reisi Mehmet Tahir ve üyeleri ile şehrin ileri gelenleri ziyaretlerine gelir. Atatürk, onlara şunları söyler:
“Yarın Belediye’de bir içtima yapınız,memleketin ulema ve eşrafı toplansın. Ben de geleceğim. Kendileriyle hasbihal etmek istiyorum...”.
Bu sözlerden sonra, ertesi gün yapacağı işleri planladıktan sonra ve gece geç saatte dinlenmek üzere Rıfat (arkun) Bey’in evine geçer. Ancak, Sivas’ta aleyhinde gelişebilecek bazı hareketlerin varlığı ve üstlendiği görevin ağırlığı O’nu tedirgin etmektedir. Sonuçta, Atatürk'ün Tokat’ta geçirdiği o gece pek rahat bir gece olmaz ve sabaha kadar uyuyamaz.
27 Haziran 1919 günü sabah saat 10’da yapılan toplantıda Atatürk, memleketin içinde bulunduğu kötü durumu geniş bir şekilde anlatır ve bu kötü durumdan kurtulmanın tek çaresinin topyekün bir mücadele olduğuınu ısrarla vurgular. Bu toplantıda bulunan Avukat Ali Bey, konuyla ilgili olarak şunları anlatmaktadır:
“Yirmi kişi kadar vardık. Atatürk, maiyetindeki bazı zatlarla birlikte geldiler. Köşede bir sandalya vardı, selam verip oturdular. Ve bize memleketin kurtuluş yolu hakkında hiç bir şekilde unutmayacağımız bir izahatta bulundular” Toplantıda, özellikle Tokat müftüsü Ömer Efendi (Kuntay) nin “Elimizde üç buçuk millet kaldı. Bunu da kırdırmayalım..” ve “Harp araçlarımız yok, düşman uçakları derhal yurdun her köşesini yangına çevirir” sözleri Atatürk'ü fena halde kızdırır ve halkın kötü düşüncelerle zehirlenmemesi konusunda O’nu uyardıktan sonra Endülüs’ü örnek göstererek “her şeye boyun eğerek acıları artıracağımızı, çalışmanın elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağını, Türk ulusunda saklı kalan bir çok canlılıkların, cevherlerin bu işi başarmaya yeter olduğunu uzun uzadıya” anlatır ve şunları söyler:
"...Hiçbir savunma vasıtasına sahip olmasak dahi, dişimiz, tırnağımızla, zayıf ve dermansız kolumuzla mücadele ederek şeref ve haysiyetimizi, namusumuzu müdafaa etmeyi zaruri görüyorum. Tarih bize, vatan urunda, canını malını esirgemeyen milletlerin asla ölmediklerini, hala yaşadıklarını göstermektedir. Ben hayatımı hiç bir zaman milletimden üstün görmedim ve görmeyeceğim. Her an milletim için şerefimle ölmeğe hazırım."
(Tokat Müftüsü Ömer Efendi, Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarından itibaren ulusal hareketin yanında yer aldı. Savaş sırasında halkı aydınlatıcı konuşmalar yaptı. Tokat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşunda yer aldı. Tokat Müftüsü olarak, Rifat Börekçi başkanlığında hazırlanan Ankara Fetvası’nı tasdik etti.)
Atatürk, Tokat’taki çalışmalarını tamamladıktan sonra, 21/22 Haziran 1919’da bütün yurda gönderdiği Amasya Genelgesi’nin 5.maddesi gereği 14 Eylül ‘de toplanacak olan Ulusal Kongre’nin hazırlık çalışmalarını yerinde görmek; aleyhte gerçekleşebilecek muhtemel gelişmeleri önlemek etmek için Sivas’a doğru hareket eder.
Atatürk Sivas Kongresi’nden sonra, İstanbul Hükümeti’nin Heyeti Temsiliye ile görüşmek isteğini kabul etmiş ve 20 Ekim günü yapılacak olan görüşme için görüşme yeri olarak Amasya’yı seçmişti. 16 Ekim 1919 günü, Amasya’ya gitmek üzere Sivas’tan yola çıkar. 17 Ekim 1919’da Tokat’a gelir. Yanında Heyet-i Temsiliye üyesi Bekir Sami, H. Rauf (Orbay), Cevat Abbas (Gürer), gazeteci Ruşen Eşref (Ünaydın), Mazhar Müfit (Kansu), Hüsrev Sami de vardır. Tokat’ta halkla görüşmeler yapan Atatürk, 18 Ekim 1919 günü Amasya’ya varır, Amasya’da Heyet-i Temsiliye üyeleri ve komutanlarla bir toplantı yapar, daha sonra da 20 Ekim 1919’da İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Salih Paşa ile görüşür.
(Bazı kaynaklarda bu fotoğrafın Amasya görüşmelerinden dönüşte 27 Ekim günü çekilmiş olduğu yazmaktadır)
İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Salih Paşa ile yaptığı görüşmeler nedeniyle 27 Ekim 1919 tarihine kadar Amasya’da kalan Atatürk, 27 Ekim 1919 günü Sivas'a dönmek üzere yola çıkar ve aynı gün Tokat’a gelerek Askerlik Şubesi önünde bir süre dinlenir, daha sonra misafir olarak kaldığı Hamamcıoğlu Rifat’ın evinde, Tokat ileri gelenleriyle görüşür. Ertesi gün 28 Ekim 1919 günü Tokat İhtiyat Zabitleri Yardımlaşma Cemiyeti üyeleriyle konuşarak, onları memleketin son siyasi durumu üzerinde aydınlatır. Öğle’den sonra da Sivas’a doğru yola çıkar.
Cumhuriyet’in ilanından sonra, Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olarak Tokat’a ilk geliş tarihi, 25 Eylül 1924 tür. Eşi Latife hanımla birlikte çıktığı bu yurt gezisinde, Samsun ve Amasya’dan sonra, yol boyunca köylülerle görüşürek, Turhal üzerinden, 25 Eylül 1924 günü saat 16’da Tokat’a gelir. Karşılaşma töreni yine parlak, yine coşkundur. Tokat’ın girişinden Belediye’ye kadar halılar döşenmiştir. Doğruca Belediye’ye gelir. Bir süre dinlendikten sonra, heyetleri kabul eder, onlarla görüşür. Eşiyle birlikte Tokat milletvekili Mustafa Bey’in evine konuk olur. Geceyi burada geçirirler. Ertesi gün, valilikte memurlarla bir toplantı yaparak, Tokat’ın sorunları konusunda bilgi alır.
Resmi görüşmeler tamamlandıktan sonra Atatürk, şehrin sorunlarını yerinde görmek amacıyla şehrin farklı yerlerinde incelemelerde bulunur. Bu incelemeler sırasında bizzat yerinde tespit ettiği bir aksaklığı anında Başvekil İsmet Paşa’ya özel bir mektupla bildirir. O’nun devlet işlerinin yürütülmesindeki hassasiyetini ortaya koyan bu mektupta özetle; Tokat’ta kaldığı bir günlük süre içinde hükümet işlerini denetlediğini; özellikle göçmen vatandaşların şikayetlerini dinlediği ve konuyla yakından ilgilendiğini, ancak göçmen vatandaşların çok ciddi sorunlar yaşadığı ve bu sorunların henüz bir çözüme kavuşturulamadığı ifade edilmekteydi. Mektup incelendiğinde, sadece şikayetle yetinilmediği ve çözüm yollarının önerildiği görülmektedir. İşsiz durumda olan göçmenlerin yokluk içinde bulunduğu, kendilerine ayrılan toprakların henüz verilmediğini ve hatta devlet memurları tarafından kullanılmakta olduğu; başta iskan müdürü olmak üzere il yöneticilerinin buna göz yumduğu ve sorumluların mutlaka cezalandırılması gerektiği şeklindeki talimatları öne çıkan önemli noktalardır. Hükümet’in başında bulunan İsmet Paşa’nın bu olumsuzluklara kayıtsız kalmadığı ve gereğini yaptığı, iki gün sonra Atatürk'e arz edilen telgraftan anlaşılmaktadır. Bu telgrafta, Cumhurbaşkanı tarafından tespit edilen sorunları giderilmesi için gerekli emirlerin verildiği ve sorumlular hakkında da gerekli işlemlerin başlatıldığı açıkça yer almaktadır.
Atatürk, akşam (Tokat Musiki Yurdu) nın konserini izler.
27 Eylül 1924 sabahı, Sivas’a gitmek üzere Tokat’tan ayrılır.
Atatürk, Harf Devriminin heyecanlı günlerinden birinde, 18 Eylül’de Samsun’dan, Amasya'ya ve oradan da Sivas’a geçtiği sırada 18 Eylül 1928 günü, saat 20.00’de Turhal’a gelri. Gece olmasına rağmen kendilerini bekleyen binlerce kişinin yakın ilgi ve tezahüratları arasında trenden iner ve otomobille Tokat’a hareket eder. Beraberinde Başvekil İsmet Paşa, Sıhhıye Vekili Refik, Cumhuriyet Halk Fırkası Umumi Katibi Safvet, Gaziantep Mebusu Kılıç Ali, Kütahya Mebusu Nuri, Bolu Mebusu Cevat Abbas, Yozgat Mebusu Salih, Sinop Mebusu Recep Zühtü, Rize Mebusu Hasan Cavit olmak üzere saat 22.00’de Tokat’a gelir. Vakit gece olmasına rağmen büyük tezahüratlarla karşılanır ve ikametlerine ayrılan Belediye binasına geçer. Atatürk ve beraberindekilerin Tokat’ta kaldıkları gece fener alayı düzenlenir ve bu çoşku sabaha kadar devam eder.
Ertesi gün, 19 Eylül günü, Atatürk ve beraberindekiler saat 10.00’da büyük tezahüratlar arasında Hükümet konağına gelerek, Vilayet Meclisi toplantı salonunda devlet memurları ve halk temsilcileriyle görüşmelerde bulunur. Görüşmeler sırasında salonda bulunanları yeni harflerden imtihan eder ve sonuçtan memnun kaldığını da açıkça ifade eder. Saat 13.00’e kadar süren görüşmelerden sonra, Başvekil ve maiyeti öğle yemeği için Tokat Mebusu Mustafa Vasfi Bey’in evine geçer.
Atatürk öğle yemeğini burada yendikten sonra saat 15.30’da Sivas’a gitmek üzere Tokat’tan ayrılır.
Atatürk'ün Tokat’a altıncı ve son gelişi 21 Kasım 1930’dur.
Kayseri’den başlayan ve Trabzon’a kadar sürecek olan bu yurt gezisinin amacını yine bu geziye katılan Ahmet Hamdi Başar şu şekilde açıklamaktadır:
“Atatürk’ün geniş ölçüde yapacağı bu seyahatin hususi bir hedefi vardı: Serbest Fırka hadisesi memlekette idareden memnun olmayanların çokluğunu ortaya koymuştu. Her taraftan şikayetler yükselmekteydi. Bunların hepsini hocalar, mürteciler ve saire yapıyor denemezdi. Çünkü her şikayet madde gösterilerek yapılıyordu... İşte 1930 senesi İkinciteşrin (Kasım) ayının 11 inci pazartesi akşamı Ankara istasyonundan Kayseri’ye doğru mütahassıs bir heyetle beraber, hareket eden Atatürk, işlerin iyi gitmediğini ve müdahale lazım geldiğini ancak yakın zamanda anlamış olarak seyahate çıkıyordu”.
Sivas’taki incelemelerini tamamladıktan sonra 21 Kasım günü saat 10.30’da Tokat’a gelen Atatürk, Belediye meydanında büyük bir törenle karşılanır. Karşılama töreninden sonra Belediye binasına geçilir. Öğle yemeğini burada yedikten sonra Belediye Başkanı tarafından kendilerine Tokat ilinin sorunları hakkında bilgi verilir. Cuma tatili olduğundan dinlenmek etmek üzere Tokat Mebusu Mustafa Bey’in evine geçilir.
Ertesi gün halkın ileri gelenleriyle görüşmelerde bulunan Atatürk, erken saatlerde Turhal’a geçer. Turhal’da kadın-erkek büyük bir kalabalık tarafından karşılanır. Karşılama törenine Amasya’dan gelen Vali, Mebuslar, Belediye Başkanı ve Kolordu Komutanı da katılmışlardır.
Atatürk, bu büyük ve coşkulu karşılama töreninden sonra hazırlanan özel bir trenle saat 12.30’da Amasya’ya geçer.
Atatürk’ün bu geziyle ilgili hazırlanan notları incelendiğinde, Tokat’ın iki önemli konuyla gündeme geldiğini görmekteyiz. Bunlardan birincisi, tütün üreticisinin şikayetleriyle ilgilidir. Ellerinde fazla miktarda eskimiş ve yıpranmış tütün bulunan köylüler, bu tütünlerin Tekel İdaresi tarafından satın alınması konusunda başvuruda bulunmuşlardır. Konuyla yakından ilgilenen Atatürk, söz konusu tütünlerin 1927 ve 1928 yıllarına ait tütünler olduğunu ve ekonomik açıdan bir değer ifade etmediğini anladıktan sonra köylülerin bu isteklerini kabul etmemiştir.
Tokat’la ilgili diğer önemli bir konu ise, gerek burada gerekse bölgede görülen fare tahribatının ekinler üzerinde yol açtığı zarardır. Karadeniz Bölgesi’nde olduğu gibi Tokat ve özellikle Kazova’da fare tahribatı nedeniyle ekinler büyük zarar görmüş, tarla sahipleri ekonomik yönden büyük büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardır. Resmi makamlardan istenmesine rağmen henüz herhangi bir kimyasal ilaç alamadıklarını söyleyen köylüler, yeni yılda ekecek tohumlarının dahi bulunmadığından şikayet etmişlerdir. Konuyu yakından inceleyen Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra zarar görenlere gerekli tohumun ve ilaçların gönderilmesi, Ziraat Bankası borçlarının ise yarısının ertelenmesi konusunu Hükümete bildirmiştir.
TOKAT' TA ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLARI
Kaynaklar:
1- Mehmet Önder, Atatürk'ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Baskı, 1975
2- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007
3- Fotoğraflarla Atatürk, Genelkurmay Personel Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, 2015
4- Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
5- Andrew Mango, Atatürk, 2004
7-https://www.atam.gov.tr/atam-dergisi/ataturk-arastirma-merkezi-dergisi-cilt-xviii-mart-2002-sayi-52
8-https://mustafakemalim.com/