1915 yılında Çanakkale'de gösterdiği üstün başarıdan sonra Atatürk 14 Ocak 1916 günü, karargâhı Edirne'de bulunan 16. Kolordu Komutanlığına atanır. Şubat ayı ortalarında önce Erzurum'un daha sonra ilerleyen zamanda Bitlis'in Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine 11 Mart günü 16. Kolordu'nun Diyarbakır'a nakledilmesi emri gelir. Böylece Atatürk, beraberinde Kolordu Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar), yaveri Cevat Abbas (Gürer), Emir Subayı Şükrü (Tezer), Yüzbaşı Neşet (Bora) olmak üzere, 16 Mart 1916 günü trenle Haydarpaşa’dan, Diyarbakır’a gitmek üzere Pozantı’ya doğru hareket eder. Atatürk 18 Mart günü Pozantı'ya vardığında Ruslar Muş, Van ve Hakkari'yi işgal etmişlerdir. (Muş 7 Ağustos 1916 günü Atatürk komutasındaki kuvvetler tarafından kurtarılmıştır.) Pozantı'dan sonra yola araba ile devam eden Atatürk, 19 Mart günü Halep'e, buradan tekrar trene binerek Resulayn'a (Ceylanpınar) ulaşır. 24 Mart günü Ceylanpınar'dan otomobil ile ayrılır ve aynı gün saat 15'te (bazı kaynaklara göre 25 Mart) Mardin'e gelir. Geceyi ve ertesi günü Mardin'de geçiren Atatürk 26 Mart sabahı saat 7.30' da Mardin'den Diyarbakır'a doğru yola çıkar. 27 Mart günü Diyarbakır'a ulaşan Atatürk Diyarbakır'da iken, 1 Nisan günü tuğgeneralliğe (mirliva) yükseltilir.
Atatürk, Diyarbakır surlarının dışındaki
Semanoğlu köşkü (şimdiki Atatürk köşkü)' nde Karargâhını kurar. Kısa bir
süre Diyarbakır’da kaldıktan sonra, Kolordu Kurmay Başkanı İzzettin
(Çalışlar), Sağlık Dairesi Başkanı Kaymakam Hüseyin, yaveri Cevat Abbas
(Gürer), emir subayı Şükrü (Tezer) ve Karargâhın öteki subayları ile
birlikte at üzerinde, Bitlis Cephesini denetlemek üzere 13 Nisan günü
Diyarbakır'dan ayrılır. Sofyan, Silvan, Hazbat, Zok üzerinden 18 Nisan
akşamüastü Ziyaret Köyü'ne (Veyselkarani) ulaşır ve Veysel Karani türbesini
ziyaret eder. Geceyi Ziyaret Köyü'nde çadırda geçirir. Ertesi günü Ziyaret
Köyü'nden ayrılarak Duhan'daki 5. Tümen karargahına gider.
Çanakkale Cephesi'nde 25 nisan 1915 günü gerçekleştirilen
Anzak çıkarmasını aldığı inisiyatif ile durdurarak savaşın seyrini
değiştirmiş olan Atatürk, bu defa 25 Nisan 1916 günü Doğu Cephesi'nde
Rusların 14. Alay Cephesine yaptığı taarruzun geri püskürtülmesini sağlar.
26 Nisan günü tekrar taarruzu deneyen Ruslar yine başarısız olunca 27 Nisan
günü geri çekilirler. Rusların geri çekilmesi üzerine Atatürk önce
Güzeldere'deki ordugaha döner ertesi gün ise buradan Duhan'a geçer. 1 Mayıs'a
kadar Duhan'da kalan Atatürk aynı gün Ziyaret Köyü'ne gelir ve geceyi burada
geçirir.
Atatürk ve beraberindekiler 2 Mayıs günü Ziyaret Köyü'nden ayrılır ve
akşamüzeri Siirt'e gelirler. O akşam Jandarma Dairesi'nde misafir edilirler.
Vali vekili, Mutasarrıf, Belediye Başkanı ve Müdafaa-i Milliye Cemiyeti
Başkanı'nın katılımıyla şerefine bir yemek verilir.
6 Mayıs günü Atatürk Siirt'te Madam Corinne'e göndermek üzere Fransızca bir mektup kaleme
alır ve şunları yazar:
-Batıdan doğuya kadar devam eden uzun ve yorucu bir yolda iki ay kadar
seyahat ettikten sonra bir istirahat anı bulunabileceğine inanılır, değil
mi? Fakat heyhat! Görülüyor ki, bu ancak ölümden sonra mümkün olacak!
Atatürk ve beraberindekiler 8 Mayıs günü Siirt'ten ayrılarak saat 16'da
Garzan'a (Yanarsu) gelirler. Geceyi misafir edildikleri Hükümet Dairesi'nde
geçirdikten sonra 8 Mayıs sabahı Garzan'dan ayrılarak, yine at üzerinde,
Batman üzerinden Malabadi Köyü'ne geçerler.
Atatürk, Bitlis Cephesi'ni denetlemek üzere beraberinde, 5. Tümen
Komutanlığı'na yeni atanan Albay Ali Fuat (Cebesoy) ve 16. Kolordu Kurmay
Başkanı İzzettin (Çalışlar) Beyler olmak üzere, 7 Kasım sabahı Silvan'dan
Bitlis'e doğru hareket ederler. Geceyi Hazo'nun güneyinde geçirdikten sonra
8 Kasım günü Ziyaret Köyü'ne ulaşır. Geceyi burada, Fuat (Bulca) Bey'in
komuta ettiği 23. Alay ordugahı civarında çadırda geçirdikten sonra 9 Kasım
sabahı saat 8'de Duhan'a gitmek üzere, Ziyaret Köyü'nden ayrılır.
Atatürk 7 Kasım 1916 gününden başlayarak 24 Aralık gününe kadar, birbuçuk
aylık bir süreyi içine alan bir günlük tutmuştur. 1972 yılında, o günkü emir
subaylarından Şükrü Tezer’in "Atatürk’ün Hatıra Defteri" adıyla yayınladığı
bu defterdeki notlara göre Atatürk, durmaksızın okuyor, çeşitli konularda
düşüncelerini açıkca kaydediyordu. Günlüğe sayfanın sonunda
ulaşabilirsiniz.
Bitlis Cephesi'ni denetlemek üzere 7 Kasım sabahı Silvan'dan ayrılmış olan
Atatürk, denetlemeleri bitirdikten sonra 21 Kasım günü Bitlis'ten Silvan'a dönmek üzere hareket eder. 22
Kasım günü öğlen saat 13'te Ziyaret Köyü'ne gelir. Burada 23. Alay Komutanı
tarafından karşılanır. Veysel Karani türbesini ziyaret eder. Daha sonra Koh
köyüne geçer ve geceyi burada geçirdikten sonra ertesi günü Kelhük Köyü'nde
23. Alay 1. Taburu'nu denetler ve tekrar Koh Köyü'ne döner. 24 Kasım günü bu
defa 2. Taburu denetler.ve tabura tatbikat yaptırır.
25 Kasım günü Says Köyü'nde bulunan 23. Alay 3. Taburu'nu denetler. 26 Kasım
gününü Koh Köyü'nde geçiren Atatürk, 27 Kasım günü Siirt'e gelir ve
burada törenlerle karşılanır. Siirt Valisi Memduh ve Belediye Başkanı Hamdi
Beyler ve ileri gelen Siirt’liler, Atatürk’ü Kezer suyu yakınlarında karşılarlar.
Şehrin girişinde ise, okullar ve halk beklemektedir. Atatürk, gelenlerle
konuşur, hatırlarını sorar. Öğrencileri bir süre dinleneceği valinin evine
çağırır. Doğruca Vali Konağına gelirler. Öğretmen ve öğrenciler, bahçede
milli marşlar okurlar. Atatürk, bu gösterilerden çok memnun olur. Geceyi
Siirt'te geçirir.
28 Kasım gününü Vali Memduh Bey'in konağında geçiren Atatürk, 29 Kasım günü
Siirt'ten ayrılır ve Garzan'a gelir. O gün not defterine şunları yazar:
-29 Kasım 1916. Sabah saat 8 evvelde Garzan’a hareket. Mektepler, ahali ve
erkan-ı vilayet tarafından teşyi merasimi yapıldı. Vali Bey bir saat kadar
beraber geldi. Kezer suyundan Alay 23. Kumandanından ayrıldım. Yolun
yarısında Cemil Çeto ve Derviş, tevabiiyle çıkıp dehalet ettiler. Affettim,
bazı ihtaratta bulundum. Garzan’a bir saat mesafede Kaymakam, Jandarma
Kumandanı ve orada bulunan Muhasebeci istikbal eylediler...).
Atatürk’ün bahsettiği Cemil Çeto ve Derviş, çevrenin azılı eşkiyalarındandır.
Birgün, ötekiler gibi, kendilerinin de yakalanacağını bilen bu iki eşkiya
başı, çareyi adamları ile birlikte teslimde bulur, Atatürk’ün yolunu
gözleyerek, yolda, Atatürk’ün ayaklarına kapanarak, yüz kadar silahlı
adamlarıyla af diler. Atatürk’te onları affeder.
Atatürk 29 Kasım günü Garzan'da Hükümet Dairesinde misafir edilir ve geceyi
burada geçirir. 30 Kasım sabahı Garzan'dan Silvan'a doğru
hareket eder.
Atatürk’ün Hatıra Defteri: Atatürk, 7 Kasım 1916 günüden başlayarak 24 Aralık gününe kadar, birbuçuk
aylık bir süreyi içine alan bir günlük tutmuştur. Günlük şöyledir: 25 Teşrinievvlel (Ekim) 1332 Salı (7 Kasım 1916) Silvan'dan Bitlis'e gitmek üzere yola çıktım. 5'nci tümen komutanlığına yeni
atanmış olan Albay Fuat Bey (Cebesoy) de birlikte. Kurmay başkanı İzzettin
(Çalışlar) ve Neşet (Yüzbaşı Çopur Neşet) ve Topçu Komutanı vb.
Saat 6 evvel'de (Sabah 6:00) yola çıkıldı. Saat 10 evvel'den saat 12'ye
kadar Batman köprüsünde (Malabadi) dinlendik.
Saat 12'den saat 15'e kadar yürüdükten sonra yol üzerinde (bir kez 10 dakika
ve bir kez de 20 dakika mola verdik) geceyi geçirmek üzere durduk. Buraya en
yakın (bir haneden ibaret) köy. Bu noktanın (Silvan - Ziyaret) arasındaki
mesafenin yarısı olduğunu jandarma söylüyor. Gerçekten haritaya göre öyle.
Bu yolda ilk gezimizdir.
Batman Köprüsü'nü geçer geçmez yol üzerinde yatmış, kalmış ölü bir adam,
açlıktan. Köprüyle konak yerimiz arasında aynı durumda iki adam.
Göçmenmişler. Batman Köprüsü ile Silvan arasında ve köprüden sonra yeni ölmüş iki beygir.
Saat 8 evvel'de (Akşam 20:00) yattım . Saat 2 sonra'da (Gece 2:00) uyandım.
Öksürükten rahatsız oldum. Bir çay yaptırdım. Yeniden saat 3:30'da daldım.
Saat 5 sonra'da (Sabah 5:00) uyandırdılar.
Saat 6 sonra (sabah 6:00), Hazro güneyinden Ziyaret'e hareket edildi. İki saat büyük mola. 5 ve 10 dakikalık birkaç küçük moladan sonra saat 3 (Öğleden sonra 15:00) sonra varış.
Bir taburu hayvandan inmeden ordugahlarında gördüm. 23. Alay'ın diğer iki taburu köylerde idi. Nokta kumandanını vazifesinde dikkatli bulmadığım için azarladım. Kurmaylarımdan birkaçını ambarları ve hastaneleri teftişle görevlendirdim.
Şimdi (saat 6.20 sonra) Alay Kumandanı Fuat Bey bize (5. Tümen Komutanı Ali Fuat Cebesoy ve Kurmay Başkanı İzzettin Çalışlar) benim çadırımda ud çalıyor.
27 Ekim 1932 Perşembe (9 Kasım 1916)
Saat 8 evvel'de Ziyaret VeyselKarani'den yola çıkıldı. Eşyalarımız sabah saat 7 evvel'de. Ziyaret önünde Şeyh Hazret gönüllülerinden 150 kişiye rastladık. Bunları gözden geçirdim. Beslenmelerinin sağlanması ricasında bulundular. Erzak taşıyan bir Kürtün dilekçesi (3 hayvanını Kürtler almışlar). Yollarda bir çok göçebe gördük. Bitlis'e dönüyorlar. Tümü aç,sefil, ölüme mahkum bir halde. 4-5 yaşında bir çocuğu anası babası yol üzerinde terk etmiş. Bu da bir karı-kocanın ardına takılmış. Onları ağlayarak 100 metreden izliyor. Kendilerini niçin çocuğu almadıkları için azarladım. "Bizim çocuğumuz değildir" dediler. Destumi çevresinde büyük mola iki saat. Buradaki sağlık istasyonunu Şükrü (Tezer) Efendiye teftiş ettirdim. Binaların onarılması gerekir, bakılmamış. Yolda Refet Paşa'nın eşya ve tayı geri gidiyor. Duhan'dan erzak almak içingelen perakende erler ve yük hayvanları. Saat 6 sonra'da 13'ncü Alay'ın eskiordugahında geceyi geçirmek üzere durma.
28 Ekim 1932 Cuma (10 Kasım 1916)
Öksürükten ve çadırın kötü kurulmuş olmasından ve rüzgardan dolayı çok kötü uyudum. Saat 1 sonra'da (gece 01:00) uyandım. Öksürüğü dindirmek için çay içtim. Yeniden yattım. Saat 5 sonra uyandım. Ordudan kişiye özel gizli bir şifreyle düşmanın Bitlis Cephesine saldırması halinde 30 tabur verilebileceği ve bu açıdan inceleme yapılmasıyla ilgili. Saat 07 evvel'de Duhan kuzeyindeki ordugahtan yola çıkış. Saat 12.30'da Bitlis'e varış. Refet Paşa ve emrindekiler bir saat uzaklıktan karşıladılar. Yolda iki erden biri üzüm biri elma satın almak istiyorlardı. Banknot para verdikleri için tüccarlar ağlayarak yakındılar. Erlere hak verdik. Yol boyunca iki yerde insan leşleri ve kemikleri görüldü. Açlıktan ölüp kalan hayvanlar gibi.
14/15 (Kasım) akşam saat 7 sonra'ya kadar Refet Paşa'nın evinde kaldım. Sonra geceyi yine öksürükten rahatsız geçirdim.
29 Ekim 1932 Cumartesi (11 Kasım 1916)
Saat 8 evvel'de merkezde 15.Alay cephesini incelemek üzere gittik: bir saatte gözetleme noktasına ulaşıldı. Mevziin muhtelif noktalarını ve bazı birlikleri gördüm.Tertibatta hatalı ve noksan noktalar vardı. Bunları izah ettim ve gerekli hususlara sözlü olarak dikkat çektim.
Saat 1'de alay karargâhına döndük ve yeme yedik. Bundan sonra Bitlis'e döndük. Gerek askerin ve gerek hayvanların barakaları çok güzel yapılmıştı.
30 Ekim 1332 Pazar (12 Kasım 1916)
Refet Paşa rahatsız olduğundan dönüş için izin aldı. Saat 12 öğle üzeri Alay 14 karargâhına hareket. Yolun ortasında Alay komutanı yarbay Ali (Çetinkaya) Bey karşıladı. 2 saat sonra varış. Akşama kadar karargâh çevresindeki birinci ve üçüncü tabur barakalarını ve barakalarda erleri teftiş ettim, iyi buldum. Refet Paşa buraya olan uzaklığı dört saat söylemişti. Hiç gelmemiş, bilmiyor.
Akşam rakı büfesi hazırlamışlar. Diğer subaylar için de böyle. Askere bu kadar yakın bulunan subaylar için durumu uygun görmedim. Yeni Tümen Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Bey'le bu konu görüşüldü. Gece Alay komutanının barakasında yattım. Öksürükten çok kötü uyudum.
31 Ekim 1332 Pazartesi (13 Kasım 1916)
Saat 8 evvel'de 14. Alay karargâhından sol kanat mevkilerine hareket.(Keltepe'ye) 1 saatte ulaştık. Bu tepe ve civarında kar vardır. Buradaki bölük kumandanı ve postyı gördüm. Tümen, alay ve tabur kumandanları ile mevzi ve tertibat hakkında görüştüm.
Tabur ve bölük kumandanlarına, dümanın taarruzu ve muhtelif şekillerde hareketleri ihtimaline karşı, hareket şekilleri hakkında bir iki basit mesele verdim. Bundan sonra alay karargâhına döndük. Saat 11 evvel'de. Yemek yedik ve saat 00.15 sonra Bitlis'e hareket edildi. Ali (Çetinkaya) Bey yarı yola kadar uğurladı. Yolda 300 kadar milis erine rastladım. Bunları körükörüne sol kanada kaydırmışlar. Aç olduklarını söylediler. Bitlis'e iade ettim ve Tümen Kumandanı'na bunların karınlarını doyurup kendilerinden faydalanma yollarını bulmasını söyledim. İkametgahıma dönüş. Başımı yıkadım. Şimdi istirahat ediyorum. Saat 4.20 sonra.
Bitlis'e gelmekteki maksadım tümen kumandanlığı değişikliğinde hazır bulunmak. Tümenin genel tertibatında değişmesi gereken tarafları bizzat arazi üzerinde görmek. İdare tarafını incelemek. Van Hareket Müfrezesi'nin hareketini sağlamak. Hakikaten söz konusu bakımlardan pek çok faydalı oldu.
1 Kasım 1332 Salı (14 Kasım 1916)
Geceyi öksürükten çok kötü geçirdim. Bütün gün Bitlis'teki karargâhımda kaldım. Doktorun tedavisi altında.
2 Kasım 1332 Çarşamba (15 Kasım 1916)
Geceyi nispeten iyi geçirdim. Bugün tümenin sağ kanadını 13. Alay'ı teftiş edecektim. Doktor engelledi. Tümen Kumandanı ile Kolordu Kurmay Başkanı'nı gönderdim.
Akşama kadar istirahat ettim. Yalnız tümen baştabipliği ve idare başkanlığı dairelerini gezdim.
Hacı Musa Bey'in (Mutki Aşiret Reisi) biraderi Nuh Bey geldi. Musa Bey'den mektup getirdi. Ailelerinin Garzan civarında iyi yerleştirilmediğinden ve iyi beslenemediklerinden ve subaylar gibi maaş verilmesinden bahsediyordu. Musa Bey'in kendisinin gelmesini bırakarak, bu hususlarda Nuh Bey'le uzun görüşmeye lüzum görmedim.
3 Kasım 1332 Perşembe (16 Kasım 1916)
Geceyi kötü geçirmedim. Öksürük seyrek ve hafifti, tümüyle uykuya engel olmadı. Gündüz öğleden önce tümen komutanını makamında ziyaret. Tümenin düzenlemelerinde değişiklikler yapılması gereği üzerinde konuşma.
Daha sonra Bitlis'teki hastahaneleri teftiş ettim. Temiz buldum. Şeyh Hazret, ki bir kolunu kesmişler, onunla görüştüm. Tümen Başhekiminin söylediğine göre, hastahane yapılan evler temizlenirken 10-15 kadar islam kadını başları bulunmuştur. Buradan dönüş. Şerefiye denilen camii gezdim, hayvan leşleriyle ve pisliklerle doluydu. Yıkılmış. Yolda 12 yaşında Ömer adında öksüz bir çocuk gördüm. Bunu yanıma aldım. Bu görülünce daha üç tane anası, babası ölmüş yetimler getirdiler, onlara para vermekle yetindim.
4 Kasım 1332 Cuma (17 Kasım 1916)
Bitlis'te karargâhımda geçirdim. Kayda değer bir şey yok. 5. Tümeni teftişimde gördüklerime dair genel bir emir yazdırdım.5 Kasım 1332 Cuma (18 Kasım 1916)
Öğleden evvel saat 10'da "El şeyhuttani El Halidi Mehemmed El Nakşibendi-i Küfrevi"nin Kızıl Mescid mahhallideki türbesini ziyaret ettim. Küçük bir türbe. Şeyhin mezarı ve yanında kardeşinin oğlu olduğunu türbedarın ifade ettiği bir kişinin mezarı vardır. Şeyhin yattığı yerin örtüsü sırma işlemeli, elmas, yakut gibi taşlarla süslenmiş (bu taşların elmas, yakut, zebercet olduğunu türbedar söylemişse de hakiki olmayacak). Diğer mezarlarda sırmalı işlemeli örtülü. Bu türbeye Ruslar ilişmemiş. Türbenin kapıları gümüş ve altın kakma. Kıymetli halılar var. Fakat çoğu çürümüş. Bu türbeyi Sultan Hamit yaptırmış. Bundan sonra Bitlis'in bir iki harap türbe gibi yerlerini daha gördükten sonra ikametgahıma dönüş. Öğleden sonra Mutki milis kumandanı Hacı Musa Bey geldi. Sultan Hamit devrinde Şam'da Jandarma binbaşısı imiş. BU harpte hizmeti olmuştur. Aşireti ailelerinin Garzan'da yerleştirilmesini rica etti. Mutki Kaymakamı damadı, Nuh Bey biradere (beraber idiler). Bu iki kişiyi tavsiye ile Garzan'a gönderdim.
Akşamüzeri Tümen Kumandanı Fuat geldi. Geçmişten çok bahsedildi. Yemeği beraber yedik. Validemden, Cemal Bey'den, Halil Bey'den mektup aldım.
6 Kasım 1332 Cumartesi (19 Kasım 1916)
Bugün sağlık durumum pek iyidir. Hacı Musa Bey veda için geldi. Elli Lira verdim. Teşrinievvelden itibaren maaş verilmesini de emrettim. Düşman cephesine karşı yapılacak genel keşfin neticelerini görmeye Neşet Bey'i memur ettim.
Alphonse Daudet'in "Sapho-Moeurs Parisiennes" adlı canım sıkıldıkça okuduğum romanı bitti.
Jean etudiant hayatında Sapho'yu seviyor. Yıllarca beraber yaşıyorlar. Jean bir iki defa bu hayattan kaçmak istiyor. Ennihayet evlenmeye karar veriyor ve ayrılıyor Sapho'daki mektuplarını almak için geliyor; evlatlık olarak aldığı çocuğun, Sapho'nun eski aşığı Flamant'tan çocuğu olduğu ve bu adamın o gece beraber olduğunu anlıyor, kadın da itiraf ediyor, kadını dövmeye kalkışıyor. Sapho, bundan kendisinin hala sevilmekte olduğunu anlıyor. Hakikaten Jean, Perou'da Arica'da bir konsüllük alıyor ve Sapho ile beraber gitmeye karar veriyor. Marsilya'da üç gün sonra randevu veriyorlar. Sapho gelmiyor, bir mektup gönderiyor: "Gelmeyeceğim. Şimdiye kadar lüzumundan fazla sevdim artık sevilmek isterim. Flamant beni alacak ve sevecek ve çocuğum... vb" diyor.
7 Kasım 1332 Pazartesi (20 Kasım 1916)
Van Hareket Müfrezesi Hizan ve Kotum'dan Vastan yönünde hareket ettiler. Beşinci tümen cephesinde ve içinde gereken şeyler görülmüş ve gerekli önlemler için her şey yapılmıştır. Bu nedenle yarın Bitlis'ten ayrılabilirim. Orduya teftişlerimin sonuçları hakkında ve 30 taburun kullanılmasıyla ilgili birer rapor yazdım.
Tümen komutanına bir bakıma veda mektubu ve ancak işlerin sonuçlarını bildirmesi için bir yazı yazdım. Bitlis vadisine de Hareket Müfrezesinin kendi eseri olduğunu ve yardımın sürdürülmesini yazdım. Nuri (Conker), İsmail, Halil, Salih (Bozok) Beylere ve Zübeyde Hanım'a birer kartpostal gönderdim. Madam Korin'e de.
Hacı Musa Bey'in kardeşi Nuh Bey kendi tayını getirdi. Armağan etmek istedi, kabul etmedim.
Süvari yüzbaşısı Selim Sabit Bey Siirt'ten geldi. Refet Paşa kendisini İstanbul'a götürecek diye sürüklemiş. Akşam yemekte Tümen Komutanı Fuat Bey'de bulundu.
Sağlığın korunması için özellikle dimağın parlaklığı için alkol alınmamalı.
Emirlerde amacım bildirim biçimi anlaşılamamıştır. Erek ile amaç (gaye ile maksat) karıştırılıyor. Bir de yürütme komutanı, akıl komutanı!
8 Kasım 1332 Salı (21 Kasım 1916)
Saat 5'te kalktım. Hareket dolayısıyle hemen tuvaletimi (duş, tıraş) yaptım. Eşyalar toplandı. Yaverin odasında, Bitlis'in bana Pompei harabelerini hatırlattığını ve Ninova harabeleri dolayısıyla tarihten söz edildi. Abbasi halifelerinin başını yiyen komutanlar Ehl-i Salip savaşları dolayısıyle Avrupalılardan doğu uygarlığından yararlanması. Selçuklu Türklerinin, Osmanlı Türklerinden önce Bulgaristan'a Varna çevrelerine geçmiş olmaları...
Saat 7 öncede (sabah saat 7:00) Bitlis'ten hareket. Tümen komutanı ve karargâhı erkanı yarım saatlik uzaklığa kadar uğurladılar. Orada küçük bir mola. Küçük bir söyleşi, sonra veda.
Yolda gelirken zihnimden geçen şeyler: Yalnız baş ile selam vermek. Komutanlar birliklerinin içini ve ruhsal durumlarını içlerine girerek bilmeli, daha güvenle emir verir. Üstler astlarıyla, söyleşiler yapmalı, onları özgürce konuşturmaya alıştırmalı. Astın düşünme değerlendirme ve söyleme biçimini bilmek yararlı ve gerekli.
Bazı askeri noktalar (Ruh eğitimi ve askeri görgü yöntemi) hakkında bir eser yazayım.
Bunun için Fransızca bildiğim bir eser var. Onu da önce okuyayım ve bu ortama ait esaslı soruları bütün subaylara görev olarak vereyim. Önemli noktalar hakkında bazı büyük komutanların görüşlerini isteyeyim.
9 Kasım 1332 Çarşamba (22 Kasım 1916)
8/9 saat 9 sonraya kadar Kurmay Başkanıyla örtünmenin kaldırılması ve toplumsal yaşamın düzeltilmesi hakkında söyleşi. 1) Güçlü ve yaşamı bilen bir ana yetiştirmek, 2) Kadınlara özgürlüklerini vermek, 3) Kadınlarla bir arada bulunma, erkeklerin ahlakları, düşünceleri, duyguları üzerinde etkindir. Doğuştan karşılıklı sevgi çekme eğilimi.
Saat 7 sonra sabah Duhan'dan Ziyaret'e hareket. Saat 12:30 sonra'da varış. Yolda iki, üç ufak mola. Ziyaret yakınında Siirt demirbaşları Bitlis'e gönderildiklerinden yakınma. Tikveşli bir kanun neferi Yahya Kaptan'la bulunmuş. Yakup Cemil buralara getirmiş. Yaralanmış şimdi hastanede müstahdem. Tikveş'te karısı çocuğu esirmiş. 23. Alay Kumandan ve subayları, nokta kumandanı karşıladılar. Hayvandan inince evvela VeyselKarani'yi ziyaret. Camide 1 saat kadar istirahat. Bundan sonra Alay merkezi olan Koh köyüne gidildi. Siirt'ten Vali Memduh Bey, yaveri ve jandarma kumandanını bir mektupla gönderdi ve bir at hediye gönderdi. Gece saat 12'ye kadar sohbet. Resm-i selam'ın merhaba tarzında elin göğüse konulması şeklinde. Talimnameden marş'ı kaldırıp Yürü!
Kaynaklar:
1- Mehmet Önder, Atatürk'ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Baskı, 1975
2- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007
3- Fotoğraflarla Atatürk, Genelkurmay Personel Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, 2015
4- Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
5- Andrew Mango, Atatürk, 2004