Büyük Zaferden sonra 9 Eylül 1922’de İzmir kurtarılmış, bundan iki gün sonra da Türk Ordusu Bursa’ya girmişti. Başkomutan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal (Atatürk), o günlerde İzmir’dedir. Bir Bursa Heyeti İzmir’e gelerek, Atatürk’e "minnet ve şükranlarını" bildirir ve Bursa’ya davet ederler. Atatürk bu daveti kabul eder ve ilk fırsatta geleceğine, Bursa’da bir süre kalacağına söz verir. 2 Ekim 1922’de Ankara’ya döndükten bir gün sonra Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa’nın başkanlığı altında Mudanya Konferansı başlar ve 11 Ekim 1922’de antlaşma imzalanır. İsmet (İnönü), Fevzi (Çakmak), Kazım (Özalp) paşalar Bursa’dadır. Atatürk, yanında Kazım (Karabekir), Refet (Bele) paşalar ve yaverleri olduğu halde 15 Ekim 1922 günü özel trenle Ankara’dan Bursa’ya hareket eder ve 16 Ekim 1922 günü saat 9:30’da Bursa’ya gelir.
Doğruca Belediye binasına gelir. Belediye Heyetini kabul ettiği sırada şunları söyler:
-Muhterem Bursa halkının hakkımda göstermiş olduğu samimi tezahürattan fevkalade mütehassisim. Bugün saadetini hissettiğimiz zaferi, milletimizin azim ve imanı, kudreti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının süngüleri kazanmıştır. Üzerinde başka türlü hiçbir kuvvet, hiçbir tazyik yoktur ve olmamıştır. Milletin ve ordularının kaabiliyeti bütün milli emellerimizi elde edecek derecededir. ...Üç buçuk sene süren bu mücadeleden sonra ilim açısından, maarif açısından, iktisadiyat açısından mücadelemize devam edeceğiz ve eminim ki bunda da muvaffak olacağız.
17 Ekim günü Bursa 'da kendisini karşılayan çocuklara ise şunları söyler:
-Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa kavuşturacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunu düşünerek ona göre çalışınız. Sizden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!
Atatürk, 17 Ekim günü Sadrazam Tevfik Paşa'dan bir telgraf alır. Sadrazam, telgrafta, yakında toplanacak olan barış konferansına İstanbul ve Ankara delegelerinin birlikte katılmalarının uygun olacağını bildirmektedir. Atatürk bu telgrafa 18 Ekim günü şu cevabı verir:
- Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının kazandığı kesin zaferin doğal sonucu olmak üzere toplanması yakın olan barış konferansında Türkiye Devleti, yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından temsil olunur.
Bursa’da, 29 Ekim 1922 günü akşamına kadar 12 gün kalan Atatürk, bu günlerde önemli çalışmalar yapar. Ankara Hükümeti tarafından Trakya’yı teslim almakla görevlendirilen Refet (Bele) Paşa, 19 Ekim 1922 günü Bursa’dan Mudanya yolu ile İstanbul’a gönderilir. İstanbul’da büyük törenlerle karşılanır.
Bu günlerde yerli - yabancı gazeteciler de Bursa’ya geliyor, Atatürk’le görüşüyorlardı. 24 Ekim 1922 günü Atatürk, "United Press" muhabirine şu sözleri söyler:
-...Amerika, Avrupa ve bütün uygarlık dünyası bilmelidir ki, Türkiye halkı her uygar ve kabiliyetli millet gibi, kayıtsız şartsız hür ve bağımsız yaşamaya kesin karar vermiştir. Bu meşru kararı bozmaya yönelik her kuvvet, Türkiye'nin ebedi düşmanı kalır
Atatürk, Profesörler Kurulu'nun 19 Eylül 1922 tarhili kararı gereğince, kendisine "fahri profesörlük" ünvanı verilmesi nedeniyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne şu teşekkür telgrafını gönderir:
-...Eminim ki, milli bağımsızlığımızı ilim sahasında fakülteniz tamamlayacaktır! Bu şerefli gelişmenin gerçekleşmesini üzerine alan kurulunuz arasında bulunmak bence iftihar sebebidir.
İstanbul’dan Bursa’ya gelen kalabalık bir öğretmen topluluğuna, 27 Ekim 1922 gecesi Şark Sineması salonunda uzun bir konuşma yaparak, memleketin geçmiş ve gelecek eğitimi, bilim ve fenin değeri üzerinde durur:
-...Memleketimizin en bayındır, en güzel yerlerini üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı yenen zaferin sırrı nerededir, bilirmisiniz? Orduların sevk ve idaresinde, ilim ve fen düsturlarını rehber olarak görmemizdir. Milletimizi yetiştirmek için asıl olan okullarımızın, üniversitelerimizin kurulmasında aynı yolu izleyeceğiz. ..İleri bir millet olarak medeniyet alanı üzerinde yaşıyacağız. İlim ve fen nerede ise orada olacağız. ...Milletimizin siyasi, sosyal hayatında, milletimizin fikri eğitiminde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. -...Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğretimin sınırı ne olursa olsun, onlara, Türk milletine, Türkiye devletine, Türkiye Büyük Millet Meclisine düşman olanlarla mücadeleyi öğreteceğiz.
Atatürk, İsmet (İnönü), Fevzi (Çakmak) ve Kazım (Karabekir) paşalarla birlikte, 29 Ekim 1922 günü Bursa’dan Ankara’ya döner.
Bursa gezisi, Büyük Zafer’den sonra, Atatürk’ün ilk yurt gezisiydi.
Atatürk, İzmit’te İstanbul gazetecileriyle yaptığı basın toplantısından sonra, Bilecik - Bursa üzerinden İzmir’e gidecektir. Bilecik’ten otomobille 20 Ocak 1923 günü saat 15’te Bursa’ya gelir. Bilecik yolunda Bursa Valisi Hacı Adil Bey, Belediye Başkanı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri Atatürk’ü karşılarlar. O gün kar yağışı olmasına rağmen onbinlerce Bursalı karşılama törenine katılmıştır.
Atatürk, doğruca Belediye binasına gider. Burada çeşitli kuruluşların temsilcilerini kabul eder. Bursa Belediyesi Atatürk'e bir köşk armağan eder. Bu Köşk, Çekirgedeydi ve Miralay Mehmet Bey’den satın alınmıştı. Atatürk, daha sonra tekrar Bursa Belediyesine bağışladığı bu Köşkte, çoğu zaman oturmuştu. O gün ilk olarak dayanıp döşenen bu köşkte konuk oldu.
21 Ocak 1923 günü Bursa Lisesi öğretmenlerinin verdiği çayda bulunan ve öğretmenlerle eğitim öğretim konularını görüşen Atatürk, ertesi gün 22 Ocak 1923 gecesi Şark Sinemasında halkla bir toplantı yapar. Toplantıda 2 saat konuşan Atatürk, kendisine sorulan her konudaki soruları ayrıntıları ile cevaplandırır. Bu sorular arasında, yabancı sermaye faydası ve zararı, tarımın geliştirilmesi, patrikhanenin durumu, hilafet sorunu gibi konular vardır. Atatürk, heykel yapmanın günah olup olmadığı konusunda geniş bilgi verdikten sonra şunları söyler:
-İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım 14 Ocak 1923 günü İzmir'de vefat etmiştir. O günden itibaren Atatürk'e çok sayıda başsağlığı telgrafı gönderilmiştir. Bunlardan biri de Meclis adına başsağlığı dileklerini ileten 2. Başkan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'nın başsağlığı dileyen telgrafıdır. Atatürk bu telgrafı 22 Ocak günü şöyle cevaplandırı:
-...Cenab-ı Hak, büyük validemiz vatanı gerçek kurtuluş ve refaha ulaştırmaya ve milletin bağımsızlık ve egemenliğini sağlamlaştırmaya çalışan Meclisimizi tarihi çalışmalarında başarılı kılsın!
Atatürk, 24 Ocak 1923 sabahı İzmir’e gitmek üzere Bursa’dan ayrılır.
31 AĞUSTOS 1924 - 11 EYLÜL 1924
Atatürk’ün Bursa’ya üçüncü gelişi, eşi Latife Hanımla birlikte olur. Atatürk’ün "Sonbahar Gezisi" adıyla bilinen bu uzun yurt gezisi Dumlupınar’da düzenlenen Başkomutan Meydan Savaşı’nın İkinci Yıldönümü törenleri ile başlar. Atatürk, tören bittikten sonra akşam vakti, Bursa’ya olan yolculuğunu 31 Ağustos 1924 günü Karaköy’e kadar trenle, ondan sonra da otomobille yapar ve saat 13:30'da Bursa’ya gelir.
Bursa heyeti, Atatürk’ü ve öteki konukları İnegöl’de karşılar. Atatürk, doğruca Çekirge’deki Köşk’e gelir. 11 Eylül 1924 tarihine kadar Köşk’te dinlenir, Bursa’da gezintiler yapar.
11 Eylül 1924, Bursa’nın Kurtuluş bayramıdır. Atatürk o gün yapılan geçit törenine katılır. Konuşmaları dinler. Kendisi de bir konuşma yapar. Bursa’nın Milli Mücadele yıllarındaki çabalarını, Kurtuluş günlerini dile getirir ve şunları söyler:
-Efendiler, bu kurtuluş gününü size tebrik ederken bu dağlarda, bu ovalarda kanlarını döken şehitlerimizi ve vatanları için, milletleri için minnet ve meşakkat bilmeyen kahraman gazilerimizi hürmetle yad ederim.
-Bursalılar! Sizler Cumhuriyetin, ayrılmaz bir unsuru olan medeniyet ve yenilik yolunda yüksek eserler meydana getireceksiniz. Bu suretle Türk Cumhuriyetini her gün daha çok güçlendiren unsurların daima ileri saflarında bulunacaksınız. Bundan asla şüphe etmiyorum.
Törenden sonra, saat 16:30’da Mudanya’ya doğru harket eder. Mudanya'da Hamidiye Kruvazörü ile Trabzon’a doğru yol alır.
Atatürk bu gelişinde Bursa’da 12 gün kalmıştır.
Şapka devrimini başlatan Kastamonu gezisinden sonra Atatürk, Ankara-Eskişehir yolu üzerinden İzmit'e, İzmit'ten Reşitpaşa Vapuru ile Mudanya'ya gelir. Reşitpaşa Vapuru'nun hatıra defterine şunları yazar:
- Gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet, Seyrisefain (Denizbank) idaremizin yetenekli ellerde bulunduğuna şüphe bırakmamaktadır. Bu yazılarım teşekkürdür.
Atatürk, 22 Eylül 1925 sabahı saat 7’de Bursa’ya gelir. Bursa Valisi, Belediye Başkanı ile Ordu Müfettişi Sait ve Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşalar, onu, Mudanya’da karşılarlar. Doğruca Çekirgedeki Köşkü’ne giden Atatürk o günü ve ertesi günü Köşk’te kimi heyetleri kabul ederek ve görüşmeler yaparak geçirir. İstanbul’dan gelen bir heyet, İstanbulluların sevgi ve bağlılıklarını ifade ile İstanbul’a davet eder. Atatürk Heyete teşekkür ederek, şunları söyler:.
-...İstanbul'u ziyaret etmeyi çok isterim. Bu arzumun gerçekleşmesinde doğrusu bugüne kadar gecikmeler oldu. Bunun sebepleri kolaylıkla izah edilebilir, inşallah bu sebeplerin ortadan kalkmasıyla İstanbul ve İstanbulluları da ziyaret etmek bahtiyarlığına kavuşacağım.
23 Eylül günü Bursa Türkocağı'nda şu konuşmayı yapar:
-...Güzel bir serpuş olan şapkadan pek az bir zamanda dervişler, mürit ve hocalar da memnun kalacaklardır! Zeki insanlar, uygar olmayan bir kılık altında kişisel ve bilimsel kıymetlerini kaybetmektedir. Bu sebeple şerefli yerlerini korumak için uygar kılığa bürünmek lazımdır.
Atatürk Bursa’dayken, 26 Eylül 1925 günü İstanbul’dan gelen Mısır eski Hidivi Abbas Hilmi Paşa ile görüşür. O gece, Öğretmenler Birliğindeki Cumhurbaşkanlığı Orkestrası konserini birlikte onurlandırdılar.
27 Eylül 1925 günü Çekirgedeki Köşk’ten Temenye’deki Cumhuriyet Köşküne taşınır. Ertesi günü Belediye önünde toplanan Bursalılara, ilk olarak Bursa Türkocağı üyesi Dr. Nazifi Şerif bir konuşma yapar. Topluluğa seslenen Atatürk şu sözleri söyler:
-Sizi yekpara bir vicdan, bir kalb halinde karşımda görüyorum. ...Sevgili Bursalılar! Samimiyetle, kesinlikle ifade etmek isterim ki, hep birlikte izlediğimiz yol doğrudur. Bu yol bizi mutluluğa ulaştıracaktır.
Atatürk, 29 Eylül 1925 günü Bursa'dan Mudanya'ya geçer. Mudanya'da Cumhuriyet Halk Partisi'ni ziyaret eder ve hatıra defterine şunları yazar:
-Muhterem Mudanyalıların geçen seçimde gösterdikleri vefayı ve programımıza şuurlu bağlılığını ispat eden hareketlerini teşekkür ve takdirle kaydetmeyi vazife sayıyorum.
30 Eylül günü Mudanya'dan Bursa'ya döner.
1 Ekim 1925 günü, Bursa’da T. İş Bankası’nın öncülüğü ile kurulan Dokumacılar Şirketi, Bursa Dokuma Fabrikasının temelini atıyordu. Yapılan törende, Atatürk’te bir konuşma yaparak "Devletin bu gibi milli teşebbüsleri daima koruyacağını" söyler ve şunları ekler:
-Bursa başlı başına bir sanat memleketi olmaya pek kabiliyetlidir. Onun için çok temenni ederim, Bursa'da her şeye ait fabrikalar çoğalsın, hiç olmazsa türbelerin adedine yaklaşsın.
Atatürk 2 Ekim günü Bursa Kız Öğretmen Okulu'nda verilen müsamereyi izler.
3 Ekim 1925’te de, İstanbul Türk Lokantacıları Birliğinden bir heyet Bursa’ya gelmiştir. O günün akşamı Belediye’de, Atatürk onuruna bir yemek verirler. Atatürk bu yemekte de bir konuşma yaparak, "sofra düzeninin bir sanat olduğunu, bu konuda da elemanlar yetiştirilmesi gerektiğini, Anadolu gezilerinde gördüğü gibi, Türklerin konuk severlilikleri yüzünden sofraya çok yemek çıkardıklarını, bunun ekonomiye ve sağlığa zararlı olabileceğini, bu göreneğin "makul bir halde" indirilmesinin bir görev sayılmasını söyler ve ekler:
-...Memleketimizde bu tür sanatkarlar ihtiyaç ile orantılı tarz ve miktarda yetiştirilmemiştir.
Atatürk 4 Ekim’de Gemlik’e bir gezi yaptıktan sonra akşamüstü Bursa'ya döner. Bursa’da 3 gün daha kalır ve 8 Ekim 1925 günü Balıkesir’e gider.
Atatürk, Bursa’ya dördüncü gezisini yapmış ve bu gezisinde 15 gün kalmıştır.
20 MAYIS 1926 - 14 HAZİRAN 1926
Beşinci Bursa gezisi, bir Güney Anadolu gezisinden sonraya rastlar. Atatürk, Bozöyük’ten otomobille Bilecik - İnegöl yolu ile 20 Mayıs 1926 günü Bursa’ya gelir. Bursa Valisi Kemal ve Belediye Başkanı Cemal Beyler ile Ordu Müfettişi Sait ve Kolordu Komutanı Ali Hikmet paşalar, Bursa heyetlerini de yanlarına alarak karşılamaya çıkarlar. Ayrıca, milli giyimleri ile 150 atlı, İnegöl yolundadır. Atatürk, Çekirgedeki Köşküne gelir. Resmi ziyaretlerini yapar. 22 Mayıs günü Belediye ve Vilayet Binasını ziyaret eder.
Atatürk'ün, o zamanlar 12-13 yaşında olan Sabiha (Gökçen) Hanımla tanışması bu gezisi sırasında gerçekleşmiştir. Küçük Sabiha, kendilerine komşu olan Atatürk'ü ziyaret eder ve elini öperek kendisinin okuma isteğinde olduğunu söyler. Konuşması ve isteğiyle Atatürk'ün takdirini kazanır. O günden itibaren Atatürk'ün yüksek himayelerine kavuşarak manevi kızı sıfatıyla yanında bulunur.
23 Mayıs 1926 günü önce 11.Tümen Karargahı'nı, daha sonra ise Osman Gazi Türbesini ziyaret ederek bahçesinde bir süre oturur. Çevresine toplanmış olan halk ve gençlerle tarihi konuşmalar yapar. Atatürk Busra'da bulunduğu çoğu zaman Bursa’da yaya olarak gezintiler yapıyor, halkın ve esnafın içine giriyor, onların dertlerini dinliyordu.
25 Mayıs günü, Bursa ve Balıkesir'den gelen heyetler ile görüşür. 26 Mayıs günü Bursa Türkocağı'nı ziyaret eder ve orada bulunanlarla sohbet eder.
29 Mayıs 1926 günü Bursa'da Dar-ül elhan (İstanbul Belediye Konservatuvarı) tarafından verilen konseri izler. Ertesi gün Kız okulunun dikiş-nakış sergisini gezer. 31 Mayıs günü İstanbul şehri temsilcilerini kabul ederek kendilerine şunları söyler:
-İstanbulluların doğrudan doğruda içinde bulunmak, onları bizzat selamlamak bahtiyar olacağım günün, uzak olmadığını söyleyebilirim.
1 Haziran 1926 günü ise Atatürk yüzyirmi yaşlarında bulunan Zaro Ağa'yı kabul eder. Aynı akşam Doğu Musiki Heyeti'nin konserini izler.
3 Haziran günü İzmit Heyetini kabul eder. Ertesi günü Mudanya'ya geçer. 5 Haziran günü Mudanya'da iken Gülcemal Vapuru'nun hatıra defterine şunları yazar:
-Gülcemal vapurunda gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet takdire değer. Genel müdüre, geminin süvarisine ve bütün mürettebatına teşekkür ederim. Atatürk aynı gün Bursa'ya döner.
8 Haziran 1926 günü, hava kuvvetlerimizin güçlendirilmesi konusunda Anadolu Ajansına bir demeç verir. 9 Haziran günü Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Merkezi tarafından şerefine düzenlenen kır ziyafetine katılır.
10 Haziran 1926 günü Kehribarcı Ali Baba, Atatürk'e bir tespih armağan eder. Atatürk Ali Baba'nın hatıra defterine şunları yazar:
-Sanatınızdaki emek ve başarınızı takdir ve tebrik ederim.
Aynı günün gecesi, Anadolu turnesine çıkan Raşit Rıza Tiyatrosu’nun bir temsilini izler, tiyatro sanatını överek, sanatçı Raşit Rıza’ya şunları söyler:
-Sizin vatana en büyük hizmetiniz Anadolumuzu baştanbaşa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. Turnelerinize muntazaman devam ediniz.
Atatürk, 14 Haziran 1926 günü Bursa’dan Balıkesir’e geçer.
Atatürk bu gezisinde Bursa’da 24 gün kalmıştır.
Atatürk, Cumhuriyet döneminde, 1 Temmuz 1927’de İstanbul’a ilk ziyaretini yaptıktan sonra, bundan sonraki Bursa gezilerini çoğu zaman İstanbul üzerinden yapmıştır. 30 Eylül 1927 günü saat 10:00' da İstanbul'dan Ankara motoru ile hareket eden Atatürk Mudanya'dan sonra otomobille 1 Ekim 1927’de Bursa’ya gelir. 4 Ekim günü şehitlik ziyareti gerçekleştirir. 9 Ekim günü Anakara'ya doğru hareket eder.
Atatürk, 4 Ocak 1931 günü sabaha karşı, İstanbul’dan Maltepe Vapuru ile Mudanya’ya gelir. Bursa Valisi Fatin (Gökmen), Ali Hikmet ve Cemil Cahit (Toydemir) paşalar Atatürk’ü Mudanya’da karşılarlar ve hep birlikte saat 11’de Bursa’ya gelirler. O gün öğle yemeğinde Çekirgedeki Köşk’te olan Atatürk, öğleden sonra resmi ziyaretlerini yaparken, Cumhuriyet Halk Partisi binasının önünde, kalabalığın arasından bir ses yükselir:
-Gazi Baba, dur, sana diyeceklerim var!..
Atatürk durur, kalabalığa döner. Bu, 13 yaşlarında, üst başı perişan, fakir bir köylü çocuğudur. Demirtaş Köyünden İbrahim.. Kalabalığı bölerek Atatürk’e koşar. Atatürk’ün karşısına geldiği zaman yırtık kasketini çıkarır ve konuşur:
-Gazi Paşa.. Bak beni iyi dinle.. Beni burada bırakma, memlekette bana mektup yok. Nereye başvurdumsa almadılar. Sen benim babamsın. Sana evlat olayım..
Gazi, İbrahimi şefkatle dinler. Sorular sorar, aldığı cevaplardan hoşlanmıştır. Akşam Köşke getirilmesini emreder.
İbrahim bir okula yerleştirilmiştir.
Ertesi gün, 5 Ocak 1931 günü, Atatürk Bursa Türkocağını ziyaret eder. Tümen Komutanlığını da ziyaret ettikten sonra, Temenniye’deki Cumhuriyet Köşkünde bir süre dinlenir ve daha sonra Ankara’ya gitmek üzere saat 17’de Mudanya’ya gelir.
Atatürk, 1933 yılı Ocak ayının ortasında Ankara’dan Eskişehir’e gelmiş, oradan da Derince’ye geçerek Gülcemal Vapuru ile 17 Ocak 1933 günü saat 18:00'de Mudanya iskelesine çıkmıştır. Aynı gün saat 18:30’da Bursa’ya gelir. Doğruca Çekirgedeki Köşk’e gider. Ertesi sabah, Valilik, Belediye ve Komutanlığı ziyaret ederek resmi görüşmelerini yapar. 19 Ocak 1933 günü de Çekirgedeki modern kaplıca (Çelik Palas) inşaatını, İpekiş fabrikasını, Askeri Hastahaneyi gezer. İpekiş Fabrikası'nın hatıra defterine şunları yazar:
-İpekiş Fabrikası'nda gördüklerimden çok sevinç duydum.
20 Ocak 1933 günü Bursa Valisi Fatin (Gökmen)'le birlikte Gemlik’te zeytin üreticileri ile görüşür. Akşam Gülcemal Vapuru ile Bandırma'ya doğru hareket eder. Buradan Balıkesir’e gider. Atatürk’ün bu gezisi Balıkesir’den sonra Kütahya, Adana, Gaziantep’e kadar uzanır. Gaziantep’ten Adana-Mersin’e gelir. Buradan vapurla Antalya’ya, oradan da İzmir’e geçer.
Atatürk, 3 Şubat 1933 akşamı, İzmir’de Kordonboyu’ndaki Köşkünde yemekteyken bir haber alır. Bursa’da 1 Şubat günü 100 kadar insan, Türkçe ezanın, yeniden arapça okunması için Valiliğe başvurmuşlar, Valilik önünde toplanmışlardır. Devrimlere karşı olan bu olay, Atatürk’ü çok üzer. O gece İzmir’de verilen Baloya gitmez. Olayı yerinde incelemek ister. Gece yarısından sonra, 4 Şubat 1933 saat 3:30’da trene binerek Afyon’a hareket eder. Buradan Bilecik’e oradan otomobille 5 Şubat 1933 gecesi Bursa’ya ulaşır.
Ertesi günü, 6 Şubat 1933’te İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile Adalet Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) te Bursa’ya gelirler. Atatürk o gün, Anadolu Ajansı aracılığı ile şu demeci verir:
-Bursa’ya geldim. Olay hakkında ilgililerden bilgi aldım. Olay aslında fazla önemi haiz değildir. Herhalde mürteciler Cumhuriyet Adliyesinin pençesinden kurtulamıyacaklardır. Olaya bilhassa dikkatimizi çevirmemizin sebebi dini, siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeğe asla müsamaha etmiyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti aslında din değil, dildir. Kesin olarak bilinmelidir ki Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında hakim ve esas kalacaktır.
Atatürk, aynı günün akşamı katıldığı yemekte "Bursa Nutku" olarak bilinen şu sözleri söyler:
-Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.
İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!
6 Şubat gecesi Bursa’dan Mudanya’ya, buradan da Gülcemal Vapuru ile İstanbul’a geçer.
Atatürk, Yalova’ dayken 4 Mayıs 1934 günü Bursa’ya gelerek, öğle yemeğini Bursa’da yer ve öğleden sonra yine Yalova’ya döner.
15 TEMMUZ 1935 - 17 TEMMUZ 1935
Atatürk, yine bir Yalova dinlenmesi sırasında 15 Temmuz 1935 günü Bursa’ya gelir, geceyi Çekirgedeki Köşkü’nde geçirir. Ertesi gün Uludağ’da gezintiler yapar, Akşam sofrada, bir müzik öğretmenine, utla bir parça çaldırdıktan sonra şunları söyler:
-Bu parçalar, atalarımızın yadigârı kıymetli eserlerdir. Bunların kaybolmamaları lazımdır.
17 Temmuz 1935 sabahı Mudanya’ya giderek aynı gün Ertuğrul Yatı ile İstanbul’a hareket eder.
6 HAZİRAN 1936 - 8 HAZİRAN 1936
Atatürk, 6 Haziran 1936 günü İstanbul’dan Mudanya’ya gelir. Buradan otomobille Bursa’ya gelerek geceyi Bursa’da geçirir. 8 Haziran 1936 günü de Mudanya’dan İstanbul’a, oradan da Ankara’ya döner.
Yalova’daki Otel Termal'in Otelin yapımı tamamlanmış, işletmeye açılacaktır. Atatürk 22 Ocak 1938 günü Ankara’dan İzmit - Derince yoluyla Yalova’ya gelir. Otel Termal’in ilk konuğu olur, onu ölüme götüren hastalığı da burada teşhis edilir. 1 Şubat 1938’de Yalova’dan Orhangazi’ye gelir. Buradan Gemlik’e geçerek Suni İpek Fabrikasının açılış töreninde bulunur. Fabrikanın şeref defterine şunları yazar:
-Suni ipek fabrikasını ziyaretten duyduğum bahtiyarlık büyüktür. Bu değerli kurumun millet için kutlu olmasını dilerim.
Yanında, Başbakan Celal Bayar, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya, Ekonomi Bakanı Şakir Kesebir, Orgeneral Fahrettin Altay ve Ali Fuat Cebesoy, bazı milletvekilleri olduğu halde, o gün saat 16:30’da Bursa’ya gelir. Bursa Valisi Şefik Soyer, Belediye Başkanı Neşet Kiper ve onbinlerce Bursalı, Atatürk’ü coşkun gösterilerle karşılarlar. Atatürk’ün benzi solgundur. Rahatsızlığı her halinden anlaşılıyordu. Doğruca, yapımı tamamlanmış ve işletmeye açılmış bulunan Çelikpalas’a gider. Özel dairesine çekilir.
Ertesi gün 2 Şubat 1938.. Atatürk, öğleden sonraya kadar Çelikpalas’ta dinlenir. Saat 16’da Sümerbank Merinos Fabrikası’nın açılış töreni vardır. Törende önce Belediye Başkanı bir konuşma yapar. Daha sonra Başbakan Celal Bayar konuşur. Fabrikanın kapısında Sümerbank Genel Müdürü N. Esat (Sümer), Atatürk’e altın bir anahtar uzatır, Atatürk alkışlar arasında kapıyı açar. Fabrika çalışmaya başlar. Fabrika Müdürü, konuklara fabrikayı gezdirir, bilgi verir. Atatürk fabrikanın şeref defterine şunları yazar:
-Sümerbank Merinos Fabrikası, çok kıymetli bir eser olarak milli sevinci artıracaktır. Bu eser, yurdun, özellikle Bursa bölgesinin endüstri gelişimine ve büyük milli ihtiyacın giderilmesine yardım edecektir.
Atatürk, Kurun Gazetesi başyazarı Asım Us'a, Bursa izlenimleri hakkında şu demeci verir:
-Bursa düşman istilasından kurtulduktan sonra ben buraya gelmiştim. Bana bu memleket halkı büyük gösteriler yaptılar. Bunu olduğu gibi hatırlıyorum. Bugün Bursa ve havalisinin yaptığı gösteriler ilk gördüğümden çok yüksek oldu. Bunun sebebini kendi kendime şöyle izah ediyoum: İlk gelişimdeki gösteriler kendilerini yabancı istilasından kurtarış içindi, şimdiki gösteriler onların ekonomik hayatta yükselişine ve refahına yarayan endüstri fabrikalarımızın kurulmuş olmasından ileri geliyor. Bundan çok memnun oldum.
Atatürk, Bursa Belediye Başkanı Neşet Kiper'e bir mektup gönderir, mektubunda şunları yazmaktadır:
-...Bursa kaplıcalarının büyük ve medeni ihtiyaçlarından birini karşılayan Çelikpalas Oteli'nin Bursa Belediyesi'nin de gayret ve yardımıyla daha fazla gelişebilmesini temin için bu otelin ait olduğu şirketteki 34.830 Türk liralık hissemi Belediye'ye terk ediyorum. Aynı zamanda vaktiyle Bursa Belediyesi'nin 1923 tarihinde bana hediye etmiş olduğu, otel bahçesine bitişik köşkü de bütün eklentileri ile Belediye'ye hibe ettim.
Atatürk, akşam Bursa Belediyesi'nin, şerefine verdiği suarede şunları söyler:
-Değerli hatip arkadaşlarımızın sözleri benim üzerimde çok büyük hassasiyet uyandırdı. Bunun derecesini ifade etmek bence mümkün değildir. Fakat, Bursa’yı ve Bursalıları seven ilk Türk ben değilim. Tarihte ve cihanda en büyük imparatorluk kurmuş olan Türkler de, evvela dikkat nazarlarını Bursa’ya, bu değerli şehre çevirmişlerdir. Onun değerini anlamış ve ifade etmişsem çok bahtiyarım. Bursa, İnkılap hayatımızda nice müşkül anlar geçirmiştir. Fakat Bursalılar, yetenek ve güçleriyle bu zor zamanları kolaylıkla atlatmışlar, biz de kendilerine kavuşmak bahtiyarlığına nail olduk. Bugün o bahtiyarlığın safhalarından birini idrak etmekle mutlu olduğumu ifade edebilirim.
Atatürk, ertesi gün, 3 Şubat 1938 günü saat 15’te Mudanya’dan Ege Vapuru ile İstanbul’a gitmek üzere Bursa’ya ve Bursalılara veda eder. Bu son vedadır.
BURSA' DA ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLARI
Kaynaklar:
1- Mehmet Önder, Atatürk'ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Baskı, 1975
2- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007
3- Fotoğraflarla Atatürk, Genelkurmay Personel Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, 2015
4- Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
5- Andrew Mango, Atatürk, 2004
6-http://www.enbursa.com/galeri/fotograflarla-ataturk-un-bursa-ziyaretleri-1340/30.html
7-http://www.dergibursa.com.tr/kurtulus-gununden-son-baloya-2/