12 HAZİRAN 1919 - 26 HAZİRAN 1919
Atatürk’ün Amasya’ya ilk gelişi, O'nun 19 Mayıs 1919' da Samsun’a çıktıktan hemen sonra, Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Karargahı ile birlikte Havza’ya, buradan da 12 Haziran 1919' da Amasya’ya geldiği tarihle başlar. 12 Haziran 1919 akşamı Karargahı ile birlikte Amasya’ya gelen Atatürk, Gezirlik mevkiinde Amasyalılar tarafından karşılanmış ve 26 Haziran 1919 tarihine kadar 14 gün boyunca Amasya’da kalmıştır. Amasya'ya geldiği gün Hükûmet Konağı salonunda yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:
-Hep beraber aziz vatanımızı ve bağımsızlığımızı kurtarmak için bütün gücümüzle çalışacağız! Atatürk Amasya’ya geldiğinin ertesi günü, 13 Haziran 1919'da kendisini ziyarete gelen Amasya Heyeti'ne ise şunları söyler: -Ortada İttihatçılık, İtilâfçılık yoktur; memleket meselesi vardır!Aynı gün Amasya Müftüsü Abdurrahman Kamil efendi ile görüşmelerde bulunmuştur. Vatansever biri olan Müftü o gün Beyazıt Camiinde şöyle bir vaaz vermiştir: "Yegâne kurtuluş çaresi halkın doğrudan doğruya egemenliği eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Hep beraber Mustafa Kemâl Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız!
Atatürk, Amasya’dan, 17. Kolordu Komutan Vekili Albay Bekir Sami (Günsav) Bey’e şöyle bir telgraf gönderir:
-...Bütün Anadolu halkı, bağımsızlığı için tek vücut olmuştur. Tüm komutanlar, valiler ve mutasarrıflar kutsal amacımız için işbirliği yapmaya karar vermişlerdir. ...Sivas’ta bir kongre yapılması, kongreye tüm vilâyetlerin delegelerinin katılımı ile kuvvetli bir millî merkez oluşturulması kararlaştırılmıştır.
8 Haziran günü İstanbul'a geri çağrılmış olan Atatürk, 14 Haziran günü Padişaha gönderdiği telgrafta ise şunları yazmaktadır:
-...İstanbul’da iken, milletin bu kadar kuvvetli ve az vakitte felâketlerden bu derece uyanık olduğunu hayal edemezdim. ...Eğer zorlanırsam görevimden istifa ederek önceden olduğu gibi Anadolu’da ve milletin sinesinde kalacağım ve vatanî görevime bu kez daha açık adımlarla devam edeceğim.
Atatürk, 17 Haziran günü, Amasya’dan Kâzım Karabekir’e millî birliğin gereğine dair bir telgraf gönderir:
-..Anadolu’ya geçişimden şimdiye kadar en çok önem verdiğim taraf, milletin geleceğinin ve hayat hakkımızın ancak millî birlikle kurtarılacağını anlamak ve bunun için her çeşit siyasî ve kişisel ihtiraslardan uzak ve yalnız milleti hür ve müstakil yaşatmaya yönelik örgütün, yani Müdafaa-i Hukuk-u Milliye’nin her bucağa varıncaya kadar yayılması esaslarını hazırlamak oldu. Övmeye değer ki, her tarafta gerek askerî gerek mülkî, sizin gibi aynı fikir ve düşüncede arkadaşlarımızın çalışma ve önderlikleriyle her taraftan aldığım telgraflar milletin bu ihtiyacı duyduğunu ve birlik halinde bu işe eylemli olarak başladığını ispat ediyor.
18 Haziran günü Amasya’dan, Edirne’de bulunan I. Kolordu Komutanı Albay Cafer Tayyar (Eğilmez) Bey’e şu telgrafı gönderir:
-...Bağımsızlık gayesinin elde edilişine kadar tamamiyle milletle birlikte, fedakârane çalışacağıma mukaddesatım namına yemin ettim. Artık benim için Anadolu’dan hiçbir yere gitmemek kesindir.
19 Haziran günü Atatürk, Ankara’dan Amasya’ya gelmiş olan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ve Rauf (Orbay) Bey’le görüşür. Kâzım Karabekir’e, Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa’nın Amasya’ya geldiklerini bildiren bir telgraf gönderir.
20 Haziran günü, Atatürk, Posta ve Telgraf Umum Müdürlüğü’nün 16 Haziran günü göndermiş olduğu, Reddi İlhak ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri’nin telgraflarının çekilmemesi emri üzerine Amasya’dan Sadaret’e, Harbiye Nezareti’ne, valiliklere, kolordulara, Posta ve Telgraf Başmüdürlükleri’ne bir genelge gönderir:
-...Milletin sesini boğarak yasal hakkını istemekten menetmeye ve vatanın mahvına sebep olmaya yönelik bu emri hiçbir namuslu telgraf memurunun yerine getireceğini ümit etmem; fakat böyle bir namussuzluğa cüret edecek olanlar olursa derhal divan-ı harplere gönderilmesini ve durumdan bilgi verilmesini emrederim.
21 Haziran günü tarihimiz için çok önemli bir gündür.
Atatürk, İstanbul’da bulunan Abdurrahman Şeref, Reşit Akif Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Halide Edip, Kara Vasıf, Ahmet Rıza, Seyit Bey, Ferit (Tek) Bey, Ferit Paşa, Cami (Baykut) Bey gibi bazı tanınmış kimselere Amasya’dan mektup göndererek, onları Millî Mücadele’ye davet eder. Atatürk mektupta özet olarak şu noktaları belirtir:
1-Yalnız mitingler ve gösteriler, büyük gayeleri hiçbir zaman gerçekleştiremez.
2-Bunlar ancak doğrudan doğruya ulusun bağrından doğan ortak güce dayanırlarsa kurtarıcı olur.
3-Aslında acı olan durumu tehlikeli şekle sokan en etkili sebep, İstanbul’daki karşı akımlar ve milli davayı zararlı bir şekilde yüzüstü bırakan siyasi ve ulus yararına aykırı propagandalardadır. Bunun cezasını, yurdumuzun nasıl çektiğini fazlasıyla görmekteyiz.
4-Artık İstanbul, Anadolu’ya hakim değil, bağlı olmak zorundadır.
5-Size düşen özveri pek büyüktür.
Ayrıca mektubunda,
-…Millî gaye elde edilinceye kadar âcizleri Anadolu’dan ve milletin sinesinden ayrılmayacağım ve bu noktada sonuna kadar bir millet ferdi gibi çalışacağımı millete karşı mukaddesatım namına söz verdim ve hiçbir kuvvet bu millî azme mani olamayacaktır!” ifadelerini de kullanır.
21 Haziran gecesi Atatürk, yaveri Cevat Abbas (Gürer) Bey’e Amasya Genelgesi’ni dikte eder ve aynı gece, Ali Fuat Paşa, Rauf Bey ve Samsun’dan gelen Refet (Bele) Bey ile görüşerek genelgeyi onlara da imza ettirir. 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir ve 2. Ordu Müfettişi Cemâl (mersinli) Paşa’nın da telgrafla onayı alınır. Milli Mücadele Tarihimizin ilk İstiklal ve milli egemenlik genelgesi olan "Amasya Tamimi"nde özetle; Vatanın bütününün ve milletin istiklalinin tehlikede olduğu, İstanbul hükümetinin görevini yapmadığı, Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararının kurtaracağı belirtilmekte, Sivas’ta toplanmasına karar verilen milli bir kongreye, her ilden üç üyenin gönderilmesi, illere bildirilmektedir. Atatürk’ün Amasya’da 21 Haziran 1919 gecesi yaveri Cavat Abbas (Gürer)'e dikte ettirdiği bu tamim ertesi günü askeri ve mülki makamlara hemen gönderilmiştir. Bu sırada İstanbul Hükümeti, çağırdığı halde İstanbul’a geri dönmeyen Atatürk’ü, Halkı hükümete karşı ayaklanmaya teşvik ettiği için görevden azlettiğini illere duyurmuştur. Tamim şöyledir:
Amasya Genelgesi
22 Haziran 1919
Genelge
1. Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Hükümet-i merkeziyemiz (İstanbul Hükümeti) itilaf devletlerinin etkisi ve denetimi altında çevrilmiş bulunduğundan üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yapamamaktadır. Bu durum milletimizi yok olmuş tanıttırıyor. Milletin bağımsızlığını, yine milletin engelleri yenme kararı kurtaracaktır. Milletin şimdiki durumunu gözönünde tutmak ve haklarının sesini dünyaya işittirmek için her türlü etki ve denetimden uzak bir milletin kurulun varlığı zorunludur. Bunun için haberleşerek her yandan gelen öneri ve millî istek üzerine Anadolu’nun görünüşte en güvenli yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin ivedi toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için bütün Osmanlı illerinin her sancağından parti anlaşmazlıkları bir yana bırakılarak yetenekli ve milletin güvenini kazanmış üç kişinin en çabuk şekilde kongreye yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her olasılığa karşı bunun bir millî sır halinde tutularak gürültüye yer verilmemesi ve gerekli görülen yerlerde yolculuğun kendini tanıtmayarak yapılması gereklidir.
2. Doğu illerimiz adına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması kararlaştırılan kongre için adı geçen illerin Müdafaa-i Hukuku Milliye ve Reddi İlhak Cemiyetlerinden seçilmiş üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardı. O zamana kadar diğer illerimizin delegeleri de Sivas’a varmış olabileceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyesi de uygun göreceği zamanda genel toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir.
3. Bu maddelere göre temsilcilerin Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyetleri ve belediye başkanları ve diğer şekilde seçilmesiyle hareketleri hakkındaki delâlet ve vatanseverliklerini ve isimleri ile hareket zamanlarının telgrafla bildirilmesini rica ederim.
4. Bu telgrafın gelişinin hemen bildirilmesi rica olunur.
Hüsrev Kâzım, Ali Fuad, Hüseyin Rauf, Mustafa Kemal
21 Haziran günü Kâzım Karabekir Paşa'ya, Atatürk'ün yerine vekaleten 3. Ordu Müfettişliği teklif edilir ancak Paşa "Atatürk'ün müfettişlikten alınmasının tehlikeli olacağını" belirterek bu teklifi reddeder.
23 Haziran günü Bakanlar Kurulu (Vükelâ Meclisi), Harbiye Nazırlığı’nın emrine uymayarak İstanbul’a gelmemesi ve halkı hükümete karşı kışkırttığı gerekçesiyle Atatürk'ü görevinden alır. Aynı gün Atatürk, Amasya’dan Kâzım Karabekir Paşa’ya yaşanan süreç hakkında bir telgraf gönderir:
-...İstanbul’da millî bağımsızlığın zevkinden mahrum bazılarının İngiliz esaretine girmekte sakınca görmedikleri anlaşılıyor. Bu sebeple Anadolu’dan çıkacak sesin etrafında olan bizler için bu millî vazifenin pek mukaddes olduğu kanaati bir kere daha doğrulanıyor. Merkezî hükümet millî girişimlerimize karşı her ne şekilde tecavüz elini uzatırsa uygun surette hemen karşı harekete girişilerek millî gayenin gerçekleştirilmesi zorunludur.
24 Haziran günü Atatürk, Dahiliye Nazırı Ali Kemal’in 18 Haziran 1919 tarihinde yayınlamış olduğu “halkın işgallere karşı ses çıkarmamasını” isteyen genelgesi nedeniyle Padişah Vahdettin’e bir telgraf gönderir:
-Böyle bir zihniyetin hiçbir yerde kabul ve uygulama noktası bulmadığını şükranla arz eylerim.
25 Haziran günü Atatürk, Yaveri Cevat Abbas’a ertesi gün sabah karanlıkta Amasya’nın güneyine doğru hareket edeceklerini ve gerekli hazırlıkların gizlilik içerisinde yapılmasını emreder.
Atatürk, 12 Haziran gününden beri bulunduğu Amasya’dan, beraberinde Rauf (Orbay), Refik (Saydam), Kâzım (Dirik), Hüsrev (Gerede), İbrahim Süreyya (Yiğit) Cevat Abbas (Gürer) vb. olmak üzere üç otomobille sabah saat 8.00’de Tokat’a doğru hareket eder.
Atatürk’ün Amasya’ya ikinci gelişi, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nden sonra, 18 Ekim 1919 tarihine rastlar. Atatürk, her iki kongrede alınmış kararlara İstanbul Hükümetinin saygılı olması şartıyla, İstanbul’la bir anlaşmaya varmayı uygun görmüştü. İstanbul Hükümeti Bahriye Nazırı Salih (Kezrak) Paşa başkanlığındaki bir heyeti, görüşme yeri olarak önceden kararlaştırılan Amasya’ya göndermiş, Heyet-i Temsiliye Reisi Atatürk ise, Rauf (Orbay), Bekir Sami (Kunduh), Hüsrev Sami, Masar Müfit (Kansu) ile birlikte 18 Ekim 1919 günü Amasya’ya gelmişlerdir. Heyetler, 20 Ekim 1919 günü görüşmeye başlamış ve sonunda 22 Ekim günü protokol hazırlamışlardır. Salih Paşa ve Atatürk tafından imzalanan bu protokol Amasya Protokolu olarak adlandırılmıştır. Protokolde şu ana esaslar kabul edilmiştir:
1-Türk illeri düşmana şu veya bu suretle terk olunmayacak, hiçbir himaye ve manda kabul edilmeyecek, Türk vatanının bütünlüğü ve bağımsızlığı korunacaktır.
2-Müslüman olmayan topluluklara Türk memleketlerinin siyasi egemenlik ve sosyal dengesini bozacak biçimde ayrıcalıklar verilmeyecektir.
3-Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti hukuki bir kurul olmak üzere İstanbul Hükûmeti tarafından tanınacaktır. Meclisin güvenli bir şekilde çalıştığı görülürse Cemiyet kendini feshedecektir.
4-İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında barışın kurulması için toplanacak konferansa Heyet-i Temsiliye tarafından da uygun görülen kimselerin gönderilmesi sağlanacaktır.
5-Meclis-i Mebusan derhal toplanacak, meclisin toplanabilmesi için seçimler serbestçe yapılacaktır.
6-Osmanlı Meclis-i Mebusan'nın İstanbul'da toplanmasının güvenlik bakımından uygun olmadığı kabul edilecektir.
7-Meclis-i Mebusan kabul ederse Hükümet te Sivas Kongresi kararlarını benimseyecektir.
Birkaç gün Amasya’da kalan, bu arada bazı gazetecilerle görüşen Atatürk 25 Ekim 1919 günü Tasvir-i Efkar muhabiri Ruşen Eşref (Ünaydın)'a verdiği mülakatta şunları söyler:
-Dünya milletimizin hayatına ya hürmet edip onun vahdet ve istiklalini tasdik edecektir, ya da son topraklarımızı son insanlarımızın kanıyla suladıktan sonra bütün bir milletin na’şı üstünde merdut hırs-ı istilasını tatmin etmek mecburiyetinde kalacaktır.
Atatürk, 27 Ekim 1919 günü Sivas’a gitmek üzere Amasya’dan ayrılmıştır. Bu gelişinde Amasya’da 10 gün kalmıştır.
Milli Mücadele yıllarının en zor, en hareketli günlerinde Amasya’ya gelen ve Milli Mücadele Tarihine Amasya adını damgalayan Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra iki kere daha Amasya’ya gelmiştir. Bunlardan biri, Atatürk’ün 1924 yılı Eylül – Ekim aylarında çıktığı (Sonbahar Gezisi) diye bilinen uzun yurt gezilerine rastlar. Eşi Latife Hanım, bazı arkadaşları ile birlikte Samsun’dan 24 Eylül 1924 akşamı saat 19.30 da Amasya’ya gelen Atatürk, coşkun gösterilerle karşılanmış ve Belediye’de misafir edilmiştir. Kendisini karşılayanlara yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:
-Cumhuriyet Bayrağı altında birlik, kararlılık ve gayret en esaslı ilkemiz olmalıdır.O gece Amasya’daki bütün camilerin minarelerine kandiler asılmış, mahyalar kurulmuştur. Mahyalardan birinde, iri harflerle "Hoş geldin. Gazi Halaskarımız" yazısı yazılmıştır. Belediye’nin verdiği yemekte Atatürk şöyle demiştir:
-Benim için, memleket için, inkılap için çok önemli günler geçirdiğim bir şehirde bulunuyorum. Bu şehrin muhterem halkı gecenin karanlığına rağmen beni uzaklardan çok parlak, pek hararetli, samimi tezahüratla karşıladılar. Bu dakikada halkın değerli temsilcileriyle, mensuplarıyla bir sofrada bulunuyorum. Bütün bunlara ait duygularım, fikirlerim o kadar çok, o kadar heyecan halindedir ki, bunları ifade ve izah için insan dilini yetersiz görüyorum. Biliyorsunuz, kalbden kalbe yol vardır. Benim bu dakikada bütün duygularımı en açık bir surette kendi kalblerinizde, kendi vicdanlarınızda okuyabilirsiniz.. Milletin varlığını tanımayı alçalma sayanlar, kendilerinin Allah'ın gölgesi olduğunu iddia dalgınlığında, cüretinde, sahtekarlığında bulunanlar, en nihayet bu mukaddes varlığa ilk defa bu şehirde hürmete mecbur edilmişlerdir!
Atatürk, bundan sonra, beş yıl önceki Amasya hatıralarına dönmüş, özellikle Müftü Abdurrahman Kamil efendinin Amasya’ya ilk gelişindeki vaazını takdirle anmış:
-Amasya İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde daima önemini koruyacak seçkin bir yer almıştır diyerek sözlerini tamamlamıştır. Geceyi, Amasya’da geçiren Atatürk, ertesi gün 25 Eylül 1924 sabahı, Tokat’a uğurlanmıştır.
Dördüncü Geliş
Atatürk Amasya’ya dördüncü ve son olarak 22 Kasım 1930 Cumartesi günü gelmiştir. 18 Kasım 1930’da Kayseri’den başlattığı bu yurt gezisinde, Sivas ve Tokat’a uğramış, 22 Kasım 1930 günü saat 10.30’da Turhala gelerek bir süre dinlenmiş, öğleye doğru da trenle Amasya’ya girmiştir. Halkın sevgi gösterileri arasında, doğruca Belediye’ye gelen Atatürk, burada öğle yemeğini yemiştir. Yemekten sonra Amasya Ortaokulunu gezen Atatürk, sınıflara girerek öğretmen ve öğrencilerle konuşmuştur. Özellikle Türk tarihi ve Asya göçleri üzerinde Atatürk’ün verdiği bilgiler, herkesi hayran bırakmıştır. O gün Cumhuriyet Halk Partisini'de ziyaret eden Atatürk, saat 17:00’de İstasyona gelmiş ve Samsun’a doğru hareket etmiştir.
AMASYA'DA ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLARI
Kaynaklar:
1- Mehmet Önder, Atatürk'ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Baskı, 1975
2- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007
3- Fotoğraflarla Atatürk, Genelkurmay Personel Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, 2015
4- Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
5- Andrew Mango, Atatürk, 2004
6- Sefer Yazıcı, Milli Egemenlik Belgeleri, TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığı, 2015
7-Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün tamim,telgraf ve beyannameleri IV, 2006
8- Salih Karaoğlu, Kurtuluş Savaşı Destanı, 2010