6 AĞUSTOS 1920 - 6 AĞUSTOS 1920
Ankara’da ilk Büyük Millet Meclisi’nin açılışından hemen sonra, Atatürk, milli bir ordunun kurulması ve vatanın düşmandan temizlenmesi yolunda çalışmalara başlamış, bu amaçla ilk olarak Garp Cephesi Komutanlığını kurmuştur. Yer yer kurulan milli kuvvetleri bir komuta altında toplamak ve bu kuvvetleri denetlemek üzere, milletvekillerinden kurulu bir Meclis heyeti ile 6 Ağustos 1920’de Afyon’a gelmiş, buradan da Kütahya’ya geçmiştir.
28 AĞUSTOS 1920 - 28 AĞUSTOS 1920
Atatürk, 28 Ağustos 1920’de, Eskişehir üzerinden Afyon’a gelmiştir. Yanında Milli Savunma Bakanı Fevzi (Çakmak), Genelkurmay Başkanı İsmet (İnönü), Kurmay Binbaşı Salih (Omurtak) vardır. O gün bayramın ikinci günüdür. O gün, Afyon’da Albay Fahrettin (Altay) ve öteki subaylarla bir toplantı yaparak Uşak Cephesi’nin durumunu ve Yunan taarruzlarına karşı stratejileri görüşür. Atatürk o günün akşamı Ankara’ya döner.
16 ARALIK 1921 - 16 ARALIK 1921
Atatürk, 13 Ararlık günü Akşehir'de, Adana'dan gelmiş olan Franklin Boullion ile görüştükten sonra 16 Aralık günü, Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey ile birlikte Çay İstasyonu'na gelirler. Burada Ali İhsan (Sabis) Paşa ile kısa bir görüşme yaptıktan sonra Ankara'ya dönerler.
Atatürk, İsmet Paşa ile birlikte Akşehir'den Çay'a gelirler ve öğleden sonra 1. Ordu birliklerinin geçit resmini izlerler. Cephede komutanlarla görüşür ve 2. İnönü Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle şunları söyler:
Arzu ediyorum ki, bütün askerlere kazandıkları bu zafer gününün yüceliğini hatırlatırken Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve fedakar Türkiye halkının, kahraman ordumuzun yakında düşmanı mukaddes topraklarımızdan çıkaracağını da kesin güven ve imanla beklediklerini söyleyesiniz!
Atatürk 31 Mart günü Çay'dan ayrılarak Akşehir'e doğru hareket eder.
24 AĞUSTOS 1922 - 30 AĞUSTOS 1922
24 Ağustos günü Akşehir'de bulunan Atatürk, Başkomutanlık ve Batı Cephesi Karargahlarının Akşehir'den, cephe gerisinde Şuhut kasabasına nakledilmesi ile birlikte Şuhut'a geçer. Aynı karargahlar 25 Ağustos günü savaşın idare edileceği Kocatepe'nin güneybatısında bulunan çadırlı ordugaha nakledilir. 25 Ağustos akşamı Atatürk, cepheden İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf Bey'e bir telgraf gönderir, "Ağustos'un 26. günü düşmana taarruzun başlayacağını" bildirir ve gerçekten de 26 Ağustos sabahı saat 5:30'da Kocatepe'den topçu ateşiyle "Büyük Taarruz" başlatılır.
Büyük taarruz’dan bir gün sonra 27 Ağustos 1922 günü saat 17:00’de Türk orduları Afyon’a girer, bundan sonra Başkomutanlık ve Garp Cephesi Karargahı Afyon’a kaydırılır. Afyon Belediye binası Karargah olarak kullanılır. Atatürk o gün cepheden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na harekat hakkında bir telgraf gönderir ve şunları yazar:
-Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının müstesna kıymet ve kabiliyeti sebebiyle yüksek Meclis'i tebrik ederim. Komutanlarımızın sevk ve idarede düşman komuta heyetine üstünlüğü belirgin bir surette görünmektedir.
Atatürk, 28 Ağustos 1922 günü akşam Afyon’daki karargahına gelir ve Büyük Zafer’e kadar çalışmalarını buradan idare eder. O gün İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf Bey'e çektiği telgraf şöyledir:
-Askerlerimiz pek keyiflidir. Yorulmak bilmiyorlar. Bu gece Afyonkarahisar'dayım, halk şenlik yapıyor.
Aynı gün cepheden annesi Zübeyde Hanım ve Fikriye Hanım'a da bir telgraf gönderir:
-Buraya geldikten sonra düşmanı kovmak gerektiğinden taarruz ederek Allah'ın lütfuyla attık. Afyonkarahisar'ı aldık. Bu nedenle daha birkaç gün buralarda kalmak lazım gelecektir. Siz müsterih olunuz! İnşallah duanız berekatıyla bütün memleketimizi düşmandan kurtarmak nasip olacaktır.
Atatürk, 29 Ağustos'u 30 Ağustos'a bağlayan geceye ait bir anısını şöyle anlatır:
-29/30 Ağustos gecesi sabaha karşı Garp cephesi Harekat Şubesi Müdürü Tevfik Bey, adet üzere o saate kadar çeşitli karargahlardan ve her taraftan gelen raporlara göre harita üzerinden tesbit ve işaret ettiği genel durumu Cephe Komutanı İsmet Paşa’ya göstermiş, o da "Derhal Paşa’ya göster!" emriyle Tevfik Bey’i yanıma göndermişti. Afyonkarahisar’da Belediye Dairesinde bana ayrılan odada yatmakta idim. Beni uyandıran Tevfik Bey’in gösterdiği haritaya baktım. Hemen yataktan fırladım. Haritada gördüğüm şu idi ki, ordularımız, düşmanın önemli kuvvetlerini kuzeyden, güneyden, batıdan çevirmeye uygun bir durum almış bulunuyorlardı. Şu halde düşündüğümüz ve büyük sonucu temin edeceğini ümit eylediğimiz durumlar gerçekleşiyordu. Derhal Fevzi ve İsmet Paşaları çağırınız dedim. Üçümüz toplandık. Durumu bir daha gözden geçirdik, kesinlikle hükmettik ki, Türk’ün gerçek kurtuluş güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün şaşaasıyla doğacaktır.
30Ağustos günü Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kazanılmasından sonra Atatürk Afyon'dan ayrılır ve geceyi Dumlupınar (Kütahya)İstasyonu'nda geçirir.
Büyük Zafer’den bir süre sonra, 1923 yılı Mart ayında, Atatürk, eşi Latife Hanım’la birlikte Güney Anadolu’da bir geziye çıkarlar. Bu gezinin dönüşünde, 23 Mart 1923’te Afyon’a uğrarlar. O gün istasyon’dan doğruca Belediye’ye gelen Atatürk, Belediye binası önünde toplanan Afyonlular’a bir konuşma yapar. Bu konuşmasında Afyonlular’a:
-Evvelce müteaddit defalar şehrinize gelmiştim. Lakin o zamanlar sizi üzüntülü, düşünceli, elemli gördüm. Çünkü düşman yakınınızda idi ve içinize girmek ihtimali vardı. Nitekim düşman içinize girdi... Felaketlerden ancak milli benliğinize hakim olduğunuz için kurtuldunuz! şeklinde hitap eder. O gün Türkocağı’nda yaptığı konuşmada ise:
-Milletin her vesile ve her vasıta ile böyle emniyet ve itimadını gördükçe kuvvetim artıyor, vaktim olmadığı için görülen zarurete binaen kıymetli beldenizden bu gece harekete mecbur olduğum için, sizlerle uzun müddet hasbihalde bulunamayacağıma müteessirim demiştir. Afyon Türkocağı şeref defterine ise şunları yazmıştır:
-Afyon halkının, gençliğinin, aydınlarının kıymetli duygularını, milli egemenliğin korunmasındaki kesin kararlılıklarını kendi heyecanlı dillerinden işitmek benim için pek çok gönül ferahlığı ve güvene sebep olmuştur. Afyon halkı cidden memleketlerine, milli ülküye sahiptirler.
Akşam, Belediye’de şehir adına bir ziyafet verilmiş, Belediye Üyesi Hafız Bekir Efendi bir konuşma yapmıştır. Atatürk, bu konuşmaya şöyle cevap verir:
-Karahisar’ın muhterem ahalisini temsil eden Belediye heyetiyle bu gece burada bulunmaktan mes’ut ve memnunum. Sizleri ve Karahisar halkını hürmetle selamlarım. Karahisar’ın düşmanın gadr-ü cefasına düşmeden evvelki bir günü hatırlıyorum. Yine burada, bu dairenin içinde, şu odada Karahisar halkıyla karşı karşıya dertleşmiştik. O günkü üzüntülü durumu tamamen hatırlamaktayım. ...Karahisarlıların hakkımda gösterdikleri çok samimi, çok sıcak tezahürat bende hürmetler, sevgiler uyandırdı. Bugün Karahisar halkına açıkça teşekkür ederim. Şükranlarımın bir defa daha halka ulaştırılmasını burada yüksek heyetinizden rica ediyorum. ...Milletimiz, son bulmuş Osmanlı Devleti yerine yeni Türkiye Devleti halinde varlığını göstermişse, bu milletimizin kendi hukukuna, kendi egemenliğine, kendi benliğine sahip olmasından ve milli menfaatleri dışında emellerden uzaklaşarak yürümesinden meydana gelmiştir.
Atatürk, aynı günün gecesi Kütahya’ya hareket eder.
30 AĞUSTOS 1924 - 30 AĞUSTOS 1924
Atatürk, 29 Ağustos 1924 günü, Büyük Zafer’in İkinci Yıldönümü ve Şehid Asker Anıtı'nın dikilmesi nedeniyle Dumlupınar’da düzenlenen törene katılmak üzere Ankara'da özel trenine biner. Yanında eşi Latife Hanım, Başbakan ve Dışişleri Bakan Vekili İsmet (İnönü), Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak), Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp), Milli Eğitim Bakanı Vasıf (Çınar), Bayındırlık Bakanı Süleyman Sırrı, milletvekilleri, Genel Sekreteri Tevfik (Bıyıklıoğlu) Başyaver Rusuhi vardır. Dumlupınar’daki törenden sonra 18 Ekim 1924'e kadar sürecek olan Bursa, Karadeniz ve Doğu Anadolu gezisine çıkacaktır.
O gün, konukları Dumlupınar’a götürecek özel tren, 29/30 Ağustos 1924 gecesi saat 1.30’da Eskişehir’e gelir. Burada, Kolordu Komutanı Kemaleddin Sami Paşa, Atatürk’e katılır. Sabah saat 6:00’ya doğru Afyon İstasyonu’na geldikleri zaman iki uçak, tren üzerinden uçarak konukları selamlar. Tren bir saatlik bir duraklamadan sonra hareket eder. Öğleyin Selki Saray’a, buradan da Dumlupınar’a gelirler. Törenin yapılacağı Çaltı Tepeye çadırlar kurulmuştur. Atatürk ve arkadaşları bu çadırlarda kısa bir dinlenmeden sonra Şehit Asker Anıtının dikileceği yere gelirler. Atatürk, temele ilk harcı koyar, kürsüden konuşmalar başlar. İlk sözü Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) alır. Ondan sonra, Üniversite adına İsmail Hakkı, Basın mensupları adına Ahmet Ağaoğlu, Türk Ocakları adına Hamdullah Suphi (Tanrıöver), öğretmenler adına Nüzhet Haşim, Baro adına Muhiddin Baha (Pars), Sporcular adına Ali Sami (Yen), Kızılay adına Dr. Akil Muhtar (Özden), Büyük Millet Meclisi adına Başkan Fethi (Okyar) birer konuşma yaparlar. Atatürk bir saat süren konuşmasında meydan savaşını ve bu savaştaki anılarını anlatır:
-Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyetinin temeli burada atıldı. Ebedi hayatı burada taçlandı. Bu alanda akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçuşan şehit ruhları Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi kurucularıdır. Burada esasını koyduğumuz "Şehit Asker" anıtı işte o ruhları, o ruhlarla birlikte gazi arkadaşlarını, fedakar ve kahraman Türk Milletini temsil edecektir. ...Bu anıt Türk vatanına göz dikeceklere, Türk'ün 30 Ağustos günüdeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır. ...Gençler! Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en değerli temsilcileri olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz!
O gün akşam Bursa’ya hareket ederler.
Atatürk, özel treni ile İzmir’den Konya’ya geçerken, 16 Ekim 1925 gecesi Afyon İstasyonunda bir saat kadar duraklar. O gece saat 10:00’da Afyon’lu gençler, Atatürk’ün vagonu önünde milli oyunlar oynarlar. Atatürk, trenden inerek gençlerin arasına karışır. Ayrılırken, Afyon Valisi Ethem (Tuncer) ve Belediye Başkanı Halil Ağa, Atatürk’ten, Konya dönüşü Afyon’da hiç olmazsa birkaç saat kalmasını dilerler. Atatürk çok sevdiği Valinin ve Afyon heyetinin bu dileklerini kabul eder, söz verir.
Atatürk, Konya dönüşü, 21 Ekim 1925 sabahı Afyon’dadır. 16 Ekim günü vermiş olduğu söz gereği o günü Afyon'da geçirir. Yanında Fahreddin (Altay), Ticaret Bakanı Ali Cenani ve bazı milletvekilleri de vardır. Tren Afyon’un İstanbul İstasyonuna girdiği sırada Afyon Kalesinden toplar atılmaya başlar. Atatürk, İstasyon Caddesinde bir süre yürüdükten sonra doğruca Hükümet Konağına, buradan da Belediye’ye geçer. Afyon Belediyesi, Belediye salonunda bir yemek veriyordu. Kaldığı odaya yürüyerek şunları söyler:
-Evet o masa... (Bu, Büyük Zafer’in öncesinde çalıştığı, üzerine haritalarını yaydığı masası idi.) Bu yapının çatısı altında, en mutlu, en tatlı hatıralarımı yaşıyorum. Bir gece ben şu odada Fevzi Paşa bu odada, İsmet Paşa da bu odada yatıyorduk. Genelkurmayımız şu odada çalışıyordu. Düşman ordusunu tamamı ile sarsmak ve yok etmek kararı şu odada çıktı. Afyonkarahisar’ın tarihi savaşmamızda unutulmaz, parlak bir sayfası vardır. Burada, buranın sevgili halkı ile bulunmaktan duyduğum zevk ve mutluluk büyüktür.
Yemekte Türkocağı üyelerinden İsmail Kemal (Aşkar) bir konuşma yapar:
"Gazi Reis. Afyonkarahisar halkının dünyanın her adamından esirgediği, ancak sizin için kalbinin en derin köşesinde beslediği çok büyük hürmeti ifadeye benim aciz lisanım müsait değildir. Biz istiyoruz ki, memleketimiz böyle harap, perişan, kapkara kalmasın. Türk Milleti medeniyet ailesinden uzak kalmasın. Bunun için, vazifen bitmemiştir. Paşam, daha muhtacız".
Atatürk bu konuşmayı şöyle cevaplandırır:
-Ben vazifemin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da yüksek ve çetin olduğunu idrak ediyorum. Arkadaşlar! Bu vazife bitmeyecektir, ben toprak olduktan sonra da devam edecektir. Ben ise, sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal vazifeme hasredeceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mesut olacağım. Vazifeye başarı ile devam edeceğim. Çünkü büyük milletimizin kalp ve vicdanında, bana karşı sarsılmaz bir güven ve itimat taşımakta olduğunu görüyorum. Bu benim için büyük kuvvettir, büyük yetkidir!
Atatürk, o gün öğleden sonra, Ankara’ya döner.
Yine bir Konya dönüşü, 2 Mart 1931 günü saat 13:00’te Afyon’a gelen Atatürk, Afyon Valisi, Belediye Başkanı, Kolordu Komutanı, Afyon Milletvekillerinden Ali (Çetinkaya) ve Haydar tarafından Çay’da karşılanır. Afyon’da Belediye salonunda öğle yemeğini yiyen Atatürk, yemekteki konuklara anılarını anlatır, yemekten sonra yürüyerek Kolordu Komutanlığına, Lise’ye, Kütüphane’ye gider. Atatürk, o gün saat 18.30’da Ankara’ya doğru hareket eder.
24 Ocak 1933’te Kütahya’dan Konya ve Adana’ya giderken gece saat 22.30’da Afyon İstasyonunda 1 saat mola veren Atatürk, saat 23:30'da Konya'ya doğru hareket eder.
Atatürk, İzmir gezisi dönüşünde 4 Şubat 1933’te Afyon’a gelir, kısa bir duraklamadan sonra, Antalya'dan dönen İsmet Paşa ile birlikte Bilecik’e gitmek üzere Afyon’dan ayrılır.
21 HAZİRAN 1934 - 21 HAZİRAN 1934
Atatürk, yanında İran Şahı Rıza Pehlevi ve konukları olduğu halde, 21 Haziran 1934 günü saat 17.00’de Afyon’a gelir, parlak bir karşılama töreninden sonra, doğruca Kolordu Karargahına giderler, saat 19.00’da da İzmir’e doğru hareket ederler.
Atatürk Afyona’a son olarak 20 Kasım 1937 günü saat 13:00’de gelmiştir. Doğu Anadolu gezisinden Ankara’ya dönmektedir. Beraberinde Başbakan Celal Bayar, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya ve milletvekili arkadaşları da vardır. O tarihlerde Afyonluların heykeltıraş Krip Pel’e yaptırdıkları bronzdan Zafer Anıtı tamamlanmış ve Belediye Parkına dikilmiştir. Atatürk bu anıtı görmek üzere Park’a gelir. Belediye’de kısa bir dinlenmeden sonra, saat 14:00’te Eskişehir üzerinden Ankara’ya döner.
*Atatürk’ün Büyük Zafer’de karargah olarak kullandığı eski Belediye binasındaki Atatürk Odası, şimdi eşyalarıyla birlikte bir Müze’dir.
AFYON'DA ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLARI
Kaynaklar:
1- Mehmet Önder, Atatürk'ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Baskı, 1975
2- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007
3- Fotoğraflarla Atatürk, Genelkurmay Personel Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, 2015
4- Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008
5- Andrew Mango, Atatürk, 2004
6-https://aku.edu.tr/ataturkun-afyonkarahisar-ziyaretleri-1922-1934/