ADANA

PAYLAŞ

 

     ANA SAYFA

 

31 EKİM 1918 - 10 KASIM 1918

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 19. Maddesi gereği, orduda görev yapan Alman ve Avusturya uyruklu askerlerin bir ay içerisinde Osmanlı topraklarını terk etmeleri kararı verilmişti. O sırada merkezi Adana'da bulunan Yıldırım Orduları Grubu'nun komutanı Alman General Liman Von Sanders idi. Antlaşmanın yürürlüğe girdiği 31 Ekim günü öğlen saatlerinde görevini bırakan Liman Paşa'nın yerine, o sırada 7. Ordu Komutanı olarak görev yapan Mustafa Kemal Paşa atanır. Mustafa Kemal Paşa o sırada Halep'tedir. Görevi devralmak üzere 31 Ekim 1918 günü derhal Adana'ya gelir ve öğle yemeği sonuna kadar Mareşal Liman Von Sanders'e misafir kalır. Gerisini Yaveri Cevat Abbas şöyle anlatır:

Yemekten sonra Mareşalin bürosuna geçtiler. Von Sanders yüksek askerliğin bütün izzeti nefsiyle makamına oturdu. Ve karşısında yer almış olan Mustafa Kemâl'e şu sözleri söyledi:

"- Çok bahtiyarım ki; bu mühim kuvvetin kumandasını sizin gibi; Arıburnu, ve Anafartalardan beri yakından tanıdığım bir yüksek Türk kumandanına bırakıyorum."

Mareşal bu sözleri söylerken ayağa kalktı. Gözleri yaşarmıştı.

Mustafa Kemâl bu gözyaşlarına iştirak etmedi. O, kendisine verilen kumandanlığın makamını işgal için sandalyenin boşalmasına intizar ediyordu (boşalmasını gözlüyordu).

Bunun farkına varan Mareşal, derhal yerini Mustafa Kemâl'e terk etti. Şimdi Mustafa Kemâl kumandanlık sandalyesinde, Liman Von Sanders de onun karşısındadır.

Mustafa Kemâl, mareşala hitaben: "Müsterih (rahat) olunuz. Sizde hiçbir kusur ve kabahat düşünmüyorum. Kusur ve kabahatin büyüğü, sizi mensup olmadığınız bir milletin orduları başına getirenlerdedir. Şimdi siz belki feci akıbetlere duçar olacaksınız (uğrayacaksınız). Belki ben; yalnız ben değil, bütün Türk milleti aynı akıbetlere uğrayacağız; fakat, ikimizin de müsterih ve mü teselli olabileceğimiz (avunabileceğimiz) bir nokta vardır; o da felaketlerin müsebbibi (sorumlusu), siz veya ben olmayışımızdır; mensup olduğumuz imparatorlukların başında ve idaresinde bulunanlardır" mütalaasında  bulundu.

31 Ekim tarihinde Adana’ya gelerek görevi devralan Mustafa Kemal Paşa, 3 Kasım günü antlaşma maddelerini öğrenir öğrenmez İstanbul Hükümetine gönderdiği telgraflar yoluyla endişelerini dile getirmeye başlar. İngilizler Paşanın bu endişelerini haklı çıkaracak tarzda bir hareket ile 3 Kasım günü Musul’u işgal ederler. 5 Kasım günü ise Halep’e erzak taşınabilmesi için İskenderun - Halep tren hattının kendilerine açılmasını isterler. Mustafa Kemâl Paşa bunun gerçekleşmesi halinde güneydeki birliklerin zor durumda kalacağını öngörerek, birliklerine İskenderun’a asker çıkması halinde ateşle karşılık verilmesi emrini verir. Özellikle 6 Kasım günü sadrazamlığa gönderdiği telgraf ile bu antlaşmanın Osmanlı Devleti'nin yararına olmadığını ve Osmanlılık ve mevcut hükümet için kara bir leke olarak tarihe geçeceğini bildirir ve kendisinin yerine, hükümetin vereceği emirleri yerine getirebilecek birisinin tayinini ister. Aynı gün Çanakkale’de yapılan protokol ile Çanakkale’nin işgaline izin verilir. Ve 7 Kasım günü mayın temizleme bahanesi ile işgal kuvvetleri Boğaza girer, ardından 9 Kasım günü Boğazın her iki kıyısına İngiliz askeri çıkartılır. Böylelikle uğruna binlere ocak sönmüş olan Çanakkale masa başında İngilizlere teslim edilmiş olur. İngilizler 7 Kasım günü İskenderun konusundaki niyetlerini açıkça belli ederler ve İstanbul Hükümetinden İskenderun’un boşaltılmasını isterler. Buna karşı gelemeyen Sadrazamlık, Paşa’ya gönderdiği telgraf ile İskenderun’un boşaltılması emrini verir. Ve hemen sonrasında Yıldırım Orduları Grubu lağvedilir. Mustafa Kemâl Paşa da Harbiye Nezaretine çağrılır. Paşa 10 Kasım günü akşamı tren ile İstanbul’ a doğru yola çıkar.

 

Yaverleri ile

 

 

 

15 MART 1923 - 17 MART 1923

Atatürk, Büyük Zafer'den sonra Güney Anadolu'ya ilk gezisini 1923 yılının Mart ayında yapmıştır. Yanında 1,5 ay önce evlenmiş olduğu eşi Latife Hanım ile birlikte, Adana Milletvekili Zamir (Damar Arıkoğlu), Konya Milletvekili Refik (Koraltan), Siirt Milletvekili Mahmud, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Şebinkarahisar Milletvekili Şair Mehmet Emin (Yurdakul), Başyaver Salih (Bozok) ve öteki yaverler vardır. 13 Mart 1923 günü Ankara'dan tren ile yola çıkan Atatürk, 15 Mart 1923 günü sabah 10'da Yenice İstasyonu'na varmıştır. Burada kendisini, Adana Valisi Rafet, Belediye Başkanı Ali Münif (Yegena), Atatürk'ün Trablusgarp'tan beri yakın dostu olan Şeyh Sunusi ve Bölge Komutanı Albay Kenan Bey karşılar. İstasyondaki karşılamadan sonra topluca Adana'ya geçilir. Adana'da kendilerini bekleyen coşkulu kalabalığın arasında siyahlara bürünmüş, ağlaşan, otuz kadar kız çocuğu Atatürk'ün dikkatini çeker. Oraya yönelir. Bunların arasında iki genç kız, ellerinde iki buket çiçek ile öne çıkarlar. Birinin göğsünde İskenderun, ötekinin göğsünde ise Antakya yazılıdır. Kızlar hüngür hüngür ağlamaktadırlar. Çiçekleri Atatürk ve Latife Hanım'a sunduktan sonra:

-Büyük Gazi, bizi de kurtar! Beşikteki çocuklarımız öldürülüyor. Yurdumuz, yuvamız dağıldı. Bizi de hürriyete, Anavatana kavuştur, derler. Bunun üzerine Atatürk, Hatay'ı temsil eden bu topluluğa seslenir:

- Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz. Günü gelecek siz de kurtulacaksınız.

Doğruca Hükümet Konağına gidilir, bir süre dinlenmeden sonra Vali tarafından hazırlanmış kalacakları yer olan, Suphi Paşa Konağına geçerler. Saat 16'da Türk Ocağı'ndaki Çay davetine geçilir. Burada yaptığı konuşmada şunları söyler:

- Ben ve Benim gibi sevdiğinize şüphe olmayan arkadaşlarımla birlikte vicdanımıza düşen bir görevi yaptık. Bu hususta bize cesaret veren sizler, sizi doğuran büyük kalpli analar, babalarınız ve bu millettir. Acı günlere ait olmakla birlikte kıymetli bir hatırayı yad etmek isterim. Bende bu olayların ilk teşebbüs hissi, bu memlekette, bu güzel Adana'da doğmuştur. Suriye felaketinin ardından Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olarak buraya gelmiştim. O zaman memleket ve milletin nasıl bir geleceğe sürüklenmekte olduğunu gördüm. Buna engel olabilmek için derhal teşebbüslerde bulunmuştum.

O gün akşam Adana Belediyesi lisede bir ziyafet düzenler. Burada yaptığı konuşmada şunları söyler:

- Düşmanlarımızın hakkımızda uzun yüzyıllarla biriken duygularını yalnız bugünkü olaylar ile silebileceğimizi sanmak, gerçeği ifade etmek olmaz. Biz bunu askeri zaferlerle değil, ancak bugünkü ilerlemeyi kabul, bugünkü ilmin ve medeniyetin istediklerinin tümüne tevessül, bütün medeni milletlerin ilim seviyelerine doğrudan doğruya ulaşmakla yapacağız.

Ertesi gün, 16 Mart günü, çiftçilerin düzenledikleri toplantıda Atatürk'e sembolik bir altın saban hediye edilir. Burada yaptığı konuşmada şunları söyler:

-Milletleri vatanlarına bağlamanın, millete süreklilik vermenin vasıtası sabandır. Saban kılıç gibi değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde, sabanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılıç ve saban, bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima mağlup olmuştur.

Daha sonra esnaf kuruluşlarıyla da bir toplantı yapan Atatürk, Esnaf Derneği Başkanı Ahmet Remzi (Yüreğir) in konuşmasını takiben şunları söyler:

-Bir milleti yaşatmak için birtakım temeller lazımdır ve bilirsiniz ki bu temellerin en önemlilerinden biri sanattır. Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata sahip olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

17 Mart 1923 günü sabahı Adana'dan ayrılır ve Mersin'e doğru hareket ederler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

13 OCAK 1925 - 13 OCAK 1925

Atatürk, 13 Ocak günü, yanında Latife Hanım, 2. Ordu Müfettişi Fahrettin (Altay), Bayındırlık Bakanı Fevzi (Pirinççizade) ve yaverleri ile birlikte sabah Konya'dan hareket eder ve saat 14.00'te Adana'ya gelir. Belediyede Belediye Başkanı Ali Münif (Yegena), Vilayet Konağında Vali Hilmi (Uran) ı, Türkocağı ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni ziyaret ettikten sonra akşam trenle Dörtyol'a hareket ederler. Dörtyol'da üç gün kaldıktan sonra 17 Ocak günü Adana'ya dönerler.

 

 

17 OCAK 1925 - 20 OCAK 1925

Atatürk, Latife Hanım ile birlikte Dörtyol'dan Adana'ya dönerler ve kalacakları Suphi Paşa Konağına geçerler. Bir süre dinlendikten sonra Askeri Kütüphanede verilen çaya katılırlar. 18 Ocak günü Ziraat Sergisini, Adana Memleket Hastanesi'ni ve daha sonra Ziraat Mektebi'ni ziyaret eder. Ziraat Mektebi'nde yaptığı konuşmada şunları söyler:

-Eğitime ayrılan zamanlarınızı boş geçirmemenizi iyi bir çiftçi, çağdaş gelişme ve ilerlemeyi kavrayan bir ziraatçı olmanızı, ziraat sahasında emin ve metin adımlarla yürümenizi tam bir ciddiyetle istiyorum!

Cirit oyunlarını da izleyen Atatürk, 19 Ocak günü önce Adana Lisesi'ni ziyaret eder, Adana Lisesi'nde ilk ders Nurullah (Ataç) tarafından verilen Edebiyat dersidir. Atatürk derse katılır. Buradan Kız ve Erkek Öğretmen Okullarına ve akşam üzeri ise Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçer ve ziyarette bulunur. Parti Başkanı Fazıl (Berki) nin tarım ve sanayi hakkındaki konuşmasını dinler ve memnuniyetini belirtir.

20 Ocak günü öğleden önce Adana'dan Tarsus'a doğru hareket ederler.

 

16 MAYIS 1926 - 16 MAYIS 1926

4 Mayıs günü Konya'dan Tarsus'a geçen Atatürk, 16 Mayıs günü Mersin'den Adana'ya gelir, Vilayet'i, Belediye'yi, Cumhuriyet Halk Partisi Merkezi'ni, Türkocağı'nı ziyaret eder ve akşamüzeri Dörtyol'a hareket eder.

 

16 ŞUBAT 1931 - 18 ŞUBAT 1931

Atatürk, 8 Şubat günü Ege Vapuru ile İzmir'den başlayan uzun süreli bir yurt gezisine çıkar. Antalya ve Mersin'e uğradıktan sonra 12 Şubat günü Adana üzerinden trenle Malatya'ya kadar uzanır. Malatya'dan dönüşünde 16 Şubat günü Dörtyol üzerinden Adana'ya gelir. O akşam Türkocağı Başkanı Fahri Bey'in evinde misafir olur. 17 Şubat günü saat 11.00'de Valiliği, Belediyeyi ve Cumhuriyet Halk Partisi Merkezi'ni ziyaretinden sonra Türkocağı'na geçer. Ocak başkanı  yaptığı konuşmada bir köyde okul ve hastane açtıklarından bahseder. Bunun üzerine Atatürk yaptığı konuşmada şunları söyler:

- Okul ve hastaneyi devlet yapsın. Sizin asıl göreviniz vatandaşı kültürle beslemektir. Çoğu vatandaşlar Türkçe konuşmuyor. Bunlara Türkçeyi öğretmek gerek.... Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz! Halbuki Adana'da Türkçe konuşmayan 20 binden fazla vatandaş vardır. Eğer Türkocağı buna müsamaha gösterirse, gençler ve siyasi, içtimai bütün Türk kuruluşları bu durum karşısında duygusuz kalırsa en aşağı yüzyıldan beridir devam edegelen bu durum daha yüzlerce yıl devam edebilir. Bunun neticesi ne olur? Herhangi bir felaket günümüzde bu insanlar başka dille konuşan insanlarla el ele vererek aleyhimizde hareket edebilirler.

Atatürk, 18 Şubat günü Adana'dan Konya'ya doğru hareket eder.

 

25 OCAK 1933 - 26 OCAK 1933

Atatürk, 25 Ocak günü Konya üzerinden trenle Adana'ya gelir ve resmi ziyaretlerde bulunur. 26 Ocak günü Gaziantep'e gitmek üzere Adana'dan ayrılır.

 

28 OCAK 1933 - 28 OCAK 1933

Atatürk, 28 Ocak günü Gaziantep'ten Adana'ya döner. Belediye Başkanı Turhan Cemal (Beriker) ile birlikte yeni yapılan mezbahayı gördükten sonra buradan Mersin'e hareket eder.

 

 

 

 

 

 

 

19 KASIM 1937 - 19 KASIM 1937

Atatürk, Doğu Anadolu gezisinden dönüşünde, 19 Kasım günü sabah Adana'ya gelir, doğruca kendi adına düzenlenen parka gider. Adanalılar parkta bir de Atatürk Heykeli dikmişlerdir. Heykelin kaidesinde ise Atatürk'ün Büyük Zaferden sonra Adana'ya ilk gelişinde söylediği "Bende butün bu vekaiiyin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana'da doğmuştur" sözleri yazılıdır. Parktan ayrılırken Hatay'ı temsil eden iki kız öğrenci Atatürk'e birer buket vererek şunları söylerler:

"Kurtarıcı Ulu Önder! Bugün saygıyla ellerinizi öpen bizler, yarının kahraman Türk erlerinin anneleri olacak Hataylı Türk kızlarıyız. Türk alemi için yarattığınız sonsuz büyük varlıklara eklediğiniz Türk Hatay İstiklali, milli tarihimizin ölmez eserleriniz yanında bir örnek olacaktır. Bugün Hataylılar, Yüce Atalarına sonsuz bağlılıklarını, minnetlerini, şükranlarını sunarlar." Hatay 14 yıl önce Atatürk'ün yine Hataylı iki genç kıza söz vermiş olduğu üzere, artık kurtulmuştur.

Aynı gün Kız Enstitüsünü, Milli Mensucat Fabrikasını gezip şehirde incelemelerde bulunduktan sonra saat 13.00'te Mersin'e doğru hareket eder.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

24 MAYIS 1938 - 24 MAYIS 1938

Atatürk, Hatay meselesi ile ilgili olarak diğer devletlere durumun ciddiyetini göstermek üzere, hasta haline rağmen, 20 Mayıs günü Mersin'e gelir. Daha sonra 24 Mayıs günü saat 16.30'da Adana'ya gelerek. Atatürk Parkı önünde düzenlenen piyade ve topçu birliklerinin geçit törenini izler. Ordu Hatay meslesinde Atatürk'ün bir işaretini beklemekteydi. Tören bittikten sonra Vali Tevfik Hadi Baysal bir süre dinlenmelerini önerir, bunun üzerine Yaver Salih Bozok ile birlikte Belediye Parkı'na giderler. Atatürk Seyhan Nehrine doğru bir hasır koltuğa oturur. Kendisine portakal suyu getirilir. Atatürk Dr. Neşet Ömer İrdelp'e dönerek "Zarar değil mi?" der, evet cevabı alınca sade bir kahve ister. Bu sırada Seyhan nehri için "Bu nehir boşa akmamalıdır. Bundan faydalanmalı" der. Yıllar sonra nehir üzerine Seyhan Barajı yapılır. Burada yarım saat dinlenen Atatürk akşam trenle Ankara'ya doğru hareket eder. Bu Adana'yı son görüşüdür.

 

 

 

 

 

 

ADANA'DA ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFLARI

 

 

 

Kaynaklar:

1- Mehmet Önder, Atatürk'ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Birinci Baskı, 1975

2- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2007

3- Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi,  Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV, 2006

4- Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi, 2008

5- Andrew Mango, Atatürk, 2004

6- Turgut Gürer, Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Gürer, 2007

7- Cemâl Kemâl, Mustafa Kemâl’in Mondros Mütarekesi’ne Tepkisi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S 46, Güz 2010

8- Semih Yalçın, Mütareke döneminde Mustafa Kemâl Paşa’nın İstanbul’daki faaliyetleri, A.Ü. Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Dergisi, 1995

9- Serkan Ünal, Mustafa Kemâl Paşa’nın mütareke İstanbul’undaki faaliyetleri, Tarih Okulu dergisi, 2014

10- Fotoğraflarla Atatürk, Genelkurmay Personel Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı Yayınları, 2015

11-http://adanamuzesi.gov.tr/Tr/Atatürk_ve_Muzecilik.aspx